Halis Özdemir

Halis Özdemir

Cuma Ayeti

Cuma Ayeti

Cuma Ayeti

Ey İman edenler! Namaz kılmak istediğinizde yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayınız. Başlarınızı meshederek, topuklara kadar da ayakları­nızı yıkayınız. Eğer cünüp olursanız gusül abdesti alınız. Eğer hasta olur veya yolculukta bulunur veya heladan gelir veya kadınlara do­kunur (cinsî münasebette bulunur) da su bulamazsanız, temiz toprağa teyemmüm edin, yüzlerinize ve ellerinize ondan sürün. Allah size zorluk çıkarmak istemiyor, fakat sizi temizlemek ve size olan nimetini tamamlamak istiyor. Umulur ki şükredersiniz.”

(Mâide sûresi(5), (6)

Bu âyet, teyemmüm âyeti olarak adlandırılır. Fakat âyette abdestin farzları tesbit edilmektedir. Dolayı­sıyla bir abdest âyeti olduğu şüp­hesizdir. Şu kadar var ki, abdest bu âyet ile farz kılınmış değildir. Çünkü abdest Mekke’de namazla beraber farz kılınmış ve Islâm’da hiçbir za­man abdestsiz namaz kılınmamıştır. Oysa bu âyet-i kerîme Medîne’de, hicretin 6. yılında, Benî Mustalik Gazvesi’nde cereyan eden meş­hur “Ifk hâdisesi” üzerine gece susuz bir yerde kalınıp abdest al­mak mümkün olmadığından dolayı nâzil olmuştur. Hz. Âişe vâlidemize münafıklar tarafından çirkin bir iftira yapıldığı için bu olaya ifk (iftira) ola­yı denilmiştir. Bu konunun detayları tefsirlerde, hadis kitaplarında ve siyerle ilgili eserlerde yer alır. Resûl-i Ekrem, Allah’ın tahâretsiz hiçbir namazı kabul etmeyeceği­ni beyan buyurmuşlardır (Buhârî, Vudû‘ 2; Müslim, Tahâret 1). Namaz için olan bu temizliğe, tuhûr=temizlik ve vüdû-abdest adı verilir. Bunlar âyette sayılan abdestin farzları olup, yüzü yıkamak, dirsek­lere kadar elleri yıkamak, topuk­lara kadar ayakları yıkamak ve başı meshetmekten ibarettir. Bu, Hanefîlerin görüşüdür. Şâfiî mezhe­bine göre, abdestte tertibe riayet etmek ve niyet de farzdır. Böylece onlar farzı altı olarak kabul ederler. Ahmed Ibni Hanbel’e göre ise, ağız ve burun da vücudun dışın­dan sayıldığı için mazmaza (ağıza su vermek) ve istinşak da (buruna su vermek)farzdır. Hanefîlere göre ise niyet, organları belli sıraya göre yıkamak olan tertip, ağıza ve buru­na su vermek sünnettir.

Abdest, hadesten tahârettir. Yani itibarî ve görülmeyen bir kirlilik­ten temizlenmektir. Bu sebeple yıkanılan uzuvların oğulmasının farziyeti söz konusu değildir. Sa­dece yıkanan uzuvdan su damla­yacak kadar bir yıkamaya ihtiyaç vardır. Necâsetten temizlenmekle hadesten temizlenmeyi birbirine karıştırmamak gerekir. Çünkü necâset, maddî olan ve varlığı görülen bir pisliktir. O pislik iyice kayboluncaya kadar yıka­mak, gerekiyorsa oğmak veya silmek icap eder.

Abdestte uzuvları bir defa yıkamak farz, bunu üç defa tekrar etmek ise sünnettir.

İşte gerek namaz için alınan abdest, gerek cünüplükten temiz­lenmek için alınan boy abdesti mazeret bulunmadığı takdirdedir. Eğer bir insan hasta iken veya yol­culuk yaparken küçük veya büyük abdestini bozar, yahut cinsî ilişkide bulunur da, bütün araştırmalarına rağmen su bulamazsa veya hasta­lık ve yolculuk hali suyu aramasına veya kullanmasına imkân vermez­se, o zaman hem abdest, hem de gusül yerine geçmek üzere temiz bir toprakla teyemmüm yapar. Âyet-i kerîmede geçen “hastalık ve yolculuk” ifadeleri, suyu bulmaya veya kullanmaya mâni olan özür­leri, “helâdan gelmek veya cinsî ilişkide bulunmak” da abdesti veya guslü gerektiren sebepleri, “suyu bulamamak” ise bunların yerine temiz bir toprakla teyemmümün câiz oluş şartını göstermektedir. Bu konulardaki bilgiler, bir Islâm cemi­yetinde yaşayan her müslümanın öğrenmesi gereken, bilinmemesi ise Allah katında mazeret sayıl­mayan hususlardır. Çünkü bunlar her fert için farz-ı ayın olan, yani mutlaka bilinmesi gereken farzlar cinsindendir. İşte Allah Teâlâ âyetin sonunda bunları bir külfet, bir zahmet olsun diye farz kılmadığını, fakat inananları temizlemek, maddî ve mânevî, görünen ve görünme­yen pisliklerden ve günahlardan arındırmak için farz kıldığını beyân buyurur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halis Özdemir Arşivi
SON YAZILAR