Son dönemlerde yaşanan teknolojik gelişmeler ve ‘musibet, afet, salgın’ olarak adlandırdığımız hadiseler sonucu yeni alışkanlıklar edindiğimizi defalarca dile getirmiştik. Şöyle bir düşündüm de milenyumdan bu yana geçen 21 yıl gibi olmayacak gibi önümüzdeki 20 yıl. Bir milada tanıklık ediyoruz sanki.

İnsanoğlu her şeye alıştığı gibi becerikli de bir varlık. 2 temel becerimiz var bedensel ve zihinsel olmak üzere. Milattan öncesinden bu yana baktığımız zaman icat edilen araç, gereçlerle bedensel becerilerini öne çıkaran insan, öğrenme, analiz, iletişim gibi becerilerini de sürekli geliştirdi zaman içerisinde, ihtiyaçları doğrultusunda.

Şimdi nereye evrildik? Geliştirdiğimiz teknolojik araçlar ile deneyime yabancılaştık. Heyecanın yerini, videoya almak, fotoğraf çekmek aldı. Sosyal medya platformu oluşturdu insanlar ve bu oluşturulan topluluklara, platformlara dahil oldu. Bu platformlar da maalesef toplumsal yakınlaşma sağlayacağına ayrışmayı güçlendirdi. Yapılan tartışmalara hepimiz şahit oluyoruz bir şekilde. Ayrıca çok sayıda arkadaşa, takipçiye sahip insanlara çorba getirecek gerçek bir dost da yok. Enteresan değil mi?

Yaşanan teknolojik gelişmeler, küresel koronavirüs salgınının ortaya çıkardığı zorunluluklardan dolayı doğan alışkanlıklar önümüzdeki yılların geride bıraktığımız yıllar gibi olmayacağının açık, seçik ispatı. Şu içerisinde bulunduğumuz dönemde yaşayan bizler aslında insanlık tarihinin çok özel bir evresine tanıklık ediyoruz. Gelecek nesil tarihçiler tüm bu olup bitenlerden sonra ‘2020 yılı 21. yüzyılın başlangıcıdır’ şeklinde yorumlar yapabilir. 

30 sene sonra ‘dünya şöyle olacak’ şeklinde ‘şak’ diye kesin yargıya varmak pek mümkün değil. Falcı değiliz nihayetinde. Ancak olasılıklardan, gidişata göre yorumlarda bulunabilir, gelecekten söz edebiliriz. 30 yıla kalmadan önümüzdeki 10 yıllık dönemde tüm dünyada büyük bir ‘işsizler ordusunun’ oluşabileceğini söylemek mümkün. Meslekler de insanlar gibi değişim ve dönüşüm içerisinde. Yapay zeka sayesinde daha az insan gücüne ihtiyaç duyulacaktır. Bunun sonucunda başta Batı Avrupa ülkeleri olmak üzere bazı ülkeler ‘vatandaşlık maaşı’ gibi uygulamalar getirecektir. Sosyal devlet ilkesinin gereği olarak tabii. Ancak bu insanlar mutlu olacak mı bununla? Aklı olan şükreder. Çünkü dünyanın çoğu böyle bir uygulama görmeyecek. Dünya üzerinde geniş kitleler çok düşük ücretlerle çalışmak durumunda kalacak. Güvenlik, özgürlük, refah gibi kavramlardan karın tokluğu için vazgeçecektir insanlar.

Şimdi gelelim tüm bunları neden yazdığıma. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Tedbirinizi alın. Bu değişim ve dönüşüm sürecine hazır olun, birikiminizi ona göre yapın. Geleceğin içinde uygun bir yer bulun kendinize.

Herkese iyi hafta sonları diliyorum.