Günümüzde yaşadığımız, etkisine bir şekilde maruz kaldığımız konulardan birisi iklim değişikliği. Ancak bu konuyu ne kadar önemsediğimiz, ne kadar dikkate aldığımız tartışılır…

Paneller düzenleniyor, sunumlar yapılıyor, bilgilendirme toplantıları gerçekleştiriliyor ama alışkanlıklarımızdan ne kadar vazgeçebildiğimiz bir soru işareti.

NASA başta olmak üzere birçok kuruluş, bilim insanları dünyanın yıllar önceki hali ile şimdiki halini paylaşıyor. Ortada tablo gerçekten ürkütücü.

Sosyal medyada ya da farklı platformlarda, “Yahu bu Vikingler neden ‘Grönland’ diye bir isim koymuşlar buraya, burası yeşil değil ki” şeklinde paylaşılan gönderiler görmüşsünüzdür. İklim değişikliğinden dolayı Grönland’da son 30 yıl içerisinde yeşil alanın genişliği artmış. Buzullar erimiş yani. Geldiğimiz nokta Vikingleri haklı çıkarıyor gibi…

“Aman canım, bize ne Grönland’dan” demeyin. 2023 yılının Eylül ayında 600 metreye 200 metre boyutundaki bir buzul suya düşüyor ve 1200 metrelik tsunamiye neden oluyor. Bu olaydan dolayı dünya genelinde sismik sinyaller kaydediliyor ve bilim insanlarının paylaştıkları bilgilere göre titreşimler 9 gün boyunca devam ediyor. Dünyayı etkiliyor yani…

Tsunaminin meydana geldiği bölge eğer nüfusun yoğun olduğu bir yer olsaydı bu büyük bir felaket olacaktı.

Şimdi hal böyle olunca, iklim değişikliğinden en fazla etkilenmesi kuvvetle muhtemel olan İskandinavlar kolları sıvıyor. Danimarka, 2025’te Avrupa Birliği Dönem Başkanlığı’nı alacak. Danimarka’nın dönem başkanlığında iklim değişikliği konusunun Avrupa’da gündemin en üst sıralarına taşınması bekleniyor, e Avrupa’da taşınınca Türkiye’de de taşınacaktır…

Başta sanayi kuruluşları olmak üzere şirketlerin iklim değişikliği konusunda gerekli adımları atması, hazırlıklı olması hem kendi kuruluşları için hem de dünya için iyi olacaktır.

Yenilenebilir enerji kaynakları yatırımları, çevre dostu ulaşım alternatifleri ve sürdürülebilir tarım uygulamaları konusunda daha fazla çalışma yapılması gerektiğini düşünüyorum.

Sürdürülebilir yaşam, doğal kaynakların korunması ve çevrenin dengeli bir şekilde kullanılması üzerine kuruludur. Bu yaklaşım, günlük yaşamda küçük ama etkili adımlarla başlayabilir. Örneğin, geri dönüşüm, su tasarrufu ve enerji verimliliği gibi basit alışkanlıklar, bireysel düzeyde büyük farklar yaratabilir. Ayrıca, yerel ve mevsimsel ürünleri tercih etmek, hem sağlığımızı hem de çevremizi korumanın etkili bir yoludur.

Daha yeşil, daha sağlıklı bir dünya için bilinçli bir şekilde hareket etmemiz gerekiyor.

Bırakalım “Amerika öyle yaptı”, “Çin böyle yapıyor” gibi söylemleri, her birimiz bir birey olarak üzerimize düşen neyse onu yerine getirelim.

Esenlikler…