Büşra Kavasoğlu

Büşra Kavasoğlu

Tondan Tona Pencere

Tondan Tona Pencere

Tondan tona açılır tondan tona koyulaşır hayat. Bazen rengarenk olabiliyorken bazen de kapkaradır. Geçmişinin izleri duruyorsa yüreğinde grileşmiştir hayatın, ne beyazsın ne de siyahsın, en kötüsü de kararsızsın. Rüzgar gelir semtine bir ordasın bir burdasın, ne yapmak istediğini bilmez gibi rüzgarın sürüklediği kaldırımlardasın. İzlerin bi ağacın gövdesinde belki, bir bakmışsın gözlerinin açısına gelmiş her biri. Dönmüşsün griden bir anda pembeye doğru, penceren değişmiş eskiden var olan hayatına. Bir kahve elinde karşında seni seven adamla sohbet halindesin bi bankta. Bir kelebek burnuna konuyor ve bakmışsın pencere seni getirmiş yine kalabalıktan hoşlanmadığın hayata. Ağır ağır yürüyorsun biri dokunsa düşecekmiş gibi ve düşsen yeniden kalkmak için kılını bile kıpırdatmayacakmış gibi. Döneminin en gri açısındasın aslında önüne baksan bembeyaz olacaksın.

Yarınların garantisi yok, ölüm sağında oturana da gelebilir solunda oturana da ve kim bilir belki de şu anda sana. Sevdiklerini kaybedersin, anlamsız gelir yaşamak. Hele ki bir anneni kaybetmişsen yüreğinden vurmuştur seni hayat. Baba da apayrı yer kaplar kalbinin köşesinde. İnci gibidir babalar hayatımızın zaman dilimlerinde bir var bir yok gibi dururlar. Ama bilirsiniz ya daima ulaşacağımız noktadadırlar. Eğer en değerlilerini sana kol kanat açanları kaybettiysen simsiyahtır hayat, boş bomboş gelir yaşamak. Gözünü açsan ağlarsın kapasan ağlarsın. Durduramazsın yüreğinin sızısını ve kapatamazsın iyileşmeyen yaralarını.. Vardır bi yerlerde de çiçek gönüllü insanlar, yardım bekleyenler ve yardıma koşanlar. İyileştirmek istersen kabuk bağlamamış yaralarını, kömür karası hayatın bembeyaz olmasa da en azından ton ton açılır yaşadıkça.

Bazı dönemlerde de akar gider hayat. Gözlerini açarsın güneş vurmuş pencerene, pencereni açarsın bahar gelmiş bahçene. Kapıyı açmışsın güllerle karşılamış seni sevdiğin, ve bazısı da minik kurabiyelerle güne başlamış ofisinde. Şimdi hayatın en yeşil vaktindesin, sevdiklerin yanında sevmediklerin sadece laflarda. Sağlık sorunun yok herşey de yolunda. Rutine takılmış ayakların mutluluk zirveye ulaşmış senin gökyüzünde. Keşke senin penceren gibi açılsa hayatı herkesin. Ama şu anda gülümsüyorsan yarın ağlayabilirsin. Ayaklarının üzerinde tek başına durmayı öğrenemediysen senin ayakta durmana gün gelir kimsenin gücü yetmeyebilir. Bir köpek gölgesi dümdüz yolda seni uçuruma savurabilir. İşte ton ton koyulaşır hayatın. Zirvede olan mutlulukların çöker yerin altına bir bir. Sana seni seviyorum diyenler sadece sen güzelken ve gezerken diyor olabilir. Bazı insanların gerçek yüzüyle karşılaşırsın, karşılaşırsın ama yine de kendini suçlarsın. Ton ton koyulaşmıştır hayatın, şimdi vakit acını yaşama vakti, ayaklarının üzerinde durabilmek için acıyla büyüme vaktidir. Acınla büyümeyi öğrenirsen yeniden yeşillere bürünür adımların ve belki de doğru insanlarla doğru konumlarda..

Ağladığın vakit birileri oturur yanına bazısı teselliye gelirken bazısı da dalga geçer ağladığına. Teselli eden daha iyi gibi gelirken senin ağladığınla dalga geçen dost gelir yüreğine bazen. Çılgındır onlar, hayatla nasıl başa çıkılır koşarak öğretir sana. Kendini yaşadıklarına ağlarken değil gülerken bulursun. Gülmelisin zaten en azından monotonluğa bürünmüş bir hayat yok önünde. Her gün aynı şeyleri yaşamaktan bıkar ki insan. İşte şimdi hayatının en rengarenk penceresindesin, bu kez pencerelerin gökkuşağına açmış kilitlerini. Hayat seni bekliyor, beş kuruş paran olmasa bile sahil kenarındaki o güvercinler yarınlarına umut getiriyor. Okul bitmese de olur, fazla para kazanmak için zamanını çalmamalı işin bir simitle de doyabiliyor midemiz. Peki ya ruhumuz doyuyor mu, onu doyurmak için ne yapıyoruz ki. Daha iyi yaşamak, daha maddiyatçı olmak uzaklaştırıyor bizi kalbimizin maneviyatından. Ruhumuzu bir kenara bırakıyoruz sanki, ne dinlendiriyoruz ne de yaşamımızda ruhumuza dokunur duygularımızı öne çıkarıyoruz. Bişeylere başla mesela artık en sevdiğin yerde en sevdiklerinle. Ya da yalnız olduğun bir vakit ayır kendine. Bırak gecelerin senin olsun uykularının değil, ağla bağır ve sesin çıktığı kadar şarkı söyle. Gündüzleriyse uyandığında sadece göğe bak ve hala yaşıyorsan ne kadar şanslı olduğunu fısılda gökyüzüne. Hayatının gökkuşağı şeridi gibi geçeceği bir dönemdesin haydi tüm dünyaya pencereni aç sevgiyle..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Büşra Kavasoğlu Arşivi
SON YAZILAR