Büşra Kavasoğlu

Büşra Kavasoğlu

Kırklar Yirmiler Ve An’lar

Kırklar Yirmiler Ve An’lar

Süslediğin an’larında saklıdır hayat. Bazen ufacık bir an’ı hatırladığında gözlerin yaşarabiliyorsa ve bazen de bu hatırladıklarına delice gülebiliyorsan biriktirdiğin kocaman anılarda başlar hayat. Belki yaş buldu kırkları ama ruhun hala yirmilerindeki güzel günlerini barındırıyor kalbinin köşelerinde. Belki etrafında dizildi halka oluşturdu torunların ama senin yaşadıklarını duyunca onların minicik tebessümüyle can buldu geride bıraktıkların. Belki de daha yolun başındasın hayatının hem belli bi noktasından dönüm ve hem de hayatının belli bi paragrafına da başlama sözcüklerindesin. Tutunmak istiyorsun bu dünyaya böyle delice ve çılgınca. Yaşamak istiyorsun pişmanlığı, acıyı, sevmeyi ve sevilmemeyi. Tatmak istiyorsun canına can katabilecek herşeyi ve canını acıtmak için yolda çelme takan gerçekleri. Bu yolda seni keşkelerin de bekliyor olabilir belki. Ve kim bilebilir ki belki de mutlulukların.

Yollarının kenarlarını çiçeklendirebilmek senin elinde yani var olan yüreğinde. Ya da yollarına taşları tek tek döşeyip o taşlardan yolun sonunu görmek için ayaklarını yavaşlatmak, yorulmak ve kimi zaman düşmek de senin elinde, yani düşünebildiğin varolan aklında, zihninde.

Bazı zamanlar gelecek, karşına çetin insanlar çıkacak hayatını zorlayan, seni üzmek isteyecek kimileri ve gün gelecek üzüleceksin de. Yollarıma taşlar döşediler, diyeceksin fakat yanlış insanı, insanları hayatına her alışında yollarına o taşları sen atacaksın. Örneğin bazı an’lar olacak okulda da ve çalışma hayatında da sana selam veren o arkadaş grubun dışarda kahveni yudumladığını gördüğünde bakacaksın ki seni tanımayacak, sakın bunlara takılma çünkü bunlar sadece çıkarları için senin hayatına giren insanlar. Bazıları senin gibi düşünmez, düşünemez. Ne inceliği becerebilir ne de karşısındakine empati kurmayı başarabilir. Aslında kısa ve net; düşüncesizdir.

Ve çok iyi dostlar yolun başında, sonunda ve ortasında çıkmaz karşına. Onlar kapına gelir ve sen sormadan girerler içeri. Sen anlatmazsın ama derdini anlar bakışlarından. Sen belki söylemezsin ama aşık olduğunu anlar gözlerinden. Ve sen belki sıralamaya gerek kalmadan kelimelerini bir de bakmışsın istediğin şeyi paylaşıyorsun birden. Bu insanlar ailen gibi olacaktır, nasıl ki aileni üzdüğünde senin de onları kırdığın için inciniyorsa yüreğin, dostlarına da karşı aynı detayı düşünmelisin.

Ve tam da mutlu olduğun bi an belki de hüngür hüngür ağladığın bi an biri çalmış kapını. Ne gir diyebileceksin ne de girme.. Dillerin tutulacak başta, elin ayağın düğümlenecek. Gökyüzündeki yıldızları seyretmekle bulacaksın kendini. Ve gün şafağa bürünürken uyuyakalacaksın onun yüreğine hatırlattığın gözlerinde. Aşık olacaksın, çiçeklerini ekeceksin yollarına. Anılara bürüyeceksin hayatını bir güzeliyle bir hüzünüyle ve çoğu zaman bir dakikanın bile hasretiyle..

Sonra bakmışsın ki geriye yılların geçmiş. Bir varmış gibi belirmiş gözünde tatlı an’ların, bir yokmuş gibi silinmiş acıya bürünen tarafların. Ve yıllarca sürdürebildiğin tek bişey kalmış kalbinde; sevgi ve sevgili.

Sona gelmişsin hayata gözlerini yumduğunda, ama sevenlerin seni anmış hep sevgiye bakan tarafınla..

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Büşra Kavasoğlu Arşivi