Memnuniyet Araştırması ve Enes KARA (1)
Tabloda, 2003 yılından itibaren TÜİK’in düzenli olarak yaptığı “Yaşam Memnuniyet Araştırmasına” göre “18 yaş ve üzeri bireylerin” memnuniyet oranlarına küsuratsız olarak yer verilmiştir. Çok detaylı bir araştırma olan bu araştırmanın detaylarını merak edenler, TÜİK’in sayfasına girerek araştırmanın sonuçlarına ulaşabilir.
Tabloda görüleceği üzere memnun olma durumu yıllara göre inişli-çıkışlı bir seyir izlemiş; 2003 yılında yüzde 60 ile başlayan memnun olma durumu bazı yıllarda 2 puan yükselerek 62’ye çıkmış, diğer yıllarda 59-52 arasında değişiklik göstermiş. Bu da gösteriyor ki 2020 yılına gelinceye kadar bu toplumun yarıdan fazlası hayatından memnun iken 2020 yılında bu oran yüzde 48’e gerilemiş. Yani 2020 öncesi hayatından memnun olanlar toplumun yarısından fazla iken 2020’de ise yarının altına düşmüş. 2021’de memnuniyet durumumuz ne olur, bunu da birkaç ay içerisinde görebileceğiz.
Memnuniyet araştırması ne derece gerçeği yansıtır, bilinmez. Çünkü mutluluk dediğimiz daimi değildir. Kişi bir günde hem mutlu hem de mutsuz olabilir. Araştırmanın yapıldığı zamanki bireylerin o anki psikolojileri burada önemli olsa gerek. O zaman mutlu olmadığını söyleyenler birkaç gün sonra mutluyum diyebilirken mutluyum diyenler de mutsuzum diyebilir. Kimin beklentileri ne kadar gerçekleşmedi de mutsuzum dediğini bilemesek de mutlu ve mutsuzluk yıllara göre değişiklik gösterse de elimizdeki verilere göre hareket edersek, bu toplumun yarısından fazlası mutsuz. Toplumun yarısı mutsuz ise bunun üzerinde düşünmeye değer. Çünkü mutsuz insana hiçbir şeyi beğendiremediğimiz gibi ondan bir verim de alınamaz. Yine mutsuz kişiler hayata pozitif bakamadıkları için çevresine pozitif enerji veremezler. Bunları yaşayan bir ölü gibi değerlendirebiliriz.
Bu açıklamanın ardından tıp fakültesi 2.sınıf öğrencisi iken 7.kattan atlayarak canına kıyan Enes Kara’ya gelmek istiyorum. Çünkü Enes Kara da yüzde 48’in içerisinde yer alan mutsuzlardan biri. Burada her mutsuz intihar eder anlamı çıkarılmasın. Şayet öyle olsaydı, tüm mutsuzların yani bu toplumun yarıdan fazlasının intihar etmesi gerekirdi. Böyle bir iddiam yok ama şu var ki yaşadıklarını kaldıramadıkları için intihara yeltenenlerin, mutsuzlardan çıktığını söylersek herhalde yanılmış olmayız. Her intihar eden ve intihara kalkışanın intihar gerekçesi farklı ve bireysel olduğu gibi Enes’inki de bireyseldir. Bireysel olsa da Enes üzerinde konuşmaya değer ama biz konuşamadık. Çünkü Enes üzerinden taraftarlar atışmaya başladı. Savunma ve saldırı gırla gitti. Bizim ülke insanımızın da kumaşı bu maalesef. Ne hayatının baharında gepegencecik bir gencin hayatına kıymasına üzülebildik ne ailesinin üzülmesine fırsat verebildik ne intiharın sebep ve gerekçeleri üzerine en azından bundan sonra böyle intiharlar olmaması adına bir inceleme yapabildik. İzlediğimiz tamamen bir tiyatroydu. Taraflar bu olay üzerinden birbirlerine olan kinini boşalttı. Kimi, “Bu cemaat yurtları hep böyledir. Niceleri böyle kapatıldı” dedi. Kimi de “Cemaatler üzerinden İslam’a saldırıyorlar. Bunu görenler şu intiharları niye görmez” dedi. Maalesef her konuda olduğu gibi bu konuda da toplum olarak iyi bir sınav vermedik. (Devam edecek)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.