Aşı Muamması
2009 yılı olsa gerek. Domuz gribi kamuoyunu epey bir meşgul etti. Tehlikeli bir hastalıktır, öldürücüdür dendi durdu. Bu hastalıktan korunmak için dönemin sağlık bakanı, aşı ithal etti. Vatandaşa aşılanmaları yönünde tavsiyelerde bulundu.
İnsanımız, aşı olmaya başlayınca olayım mı, olmayayım mı derken iş dönüşü sağlık ocağının bahçesinde, sağlık grup başkanını gördüm. Selâm verip hal hatır sorduktan sonra doktor bey, domuz gribi aşısını olmamı önerir misin dedim. Elbette, dedi. Dedim, bilime karşı gelinmez. Gidip ertesi günü aşı oldum.
Dönemin başbakanı, benim aşı olmamı bekliyormuş sanki. Akabinde, ben aşı olmayacağım dedi. Aşı olmak isteyenler de aşı olmaktan vazgeçti. Aşı kampanyası da sona erdi. Para verilerek getirilen onca aşıya ne oldu bilmiyorum. Bildiğim, hastalık kaynaklı ölümün fazla olmadığı. Bildiğim bir şey daha var: Aşıyı bulan ve üretenler köşeyi dönmüştür.
Yıl 2021. Bu sefer covid-19 ile boğuşuyoruz. Ne olduğu, nereden bulaştığı hala tespit edilememişken, bu hastalıkla mücadele için neredeyse hayatı durdurduk: İki yıldır maskeliyiz. Dili olsa da dezenfektanlardan ne çektiğini elimiz bir anlatsa. Ateşimiz ölçüldü. Aralarımıza uzun mesafeler koyduk. Yetmedi, evlere kapatıldık. Riskli işyerlerine kepenkler vuruldu. Paranoya seviyesinde temizlik hastaları oluştu. Bu olağanüstü hal, üç gün değil, beş gün değil, zaman zaman esnetilse de bu durum iki yılı geçti. Daha ne kadar gündemimizde kalacak, burası muamma.
Bu virüs belasından kurtuluşun, aşıda olduğu umudu aşılandı. Bekledik aşı bulunacak diye. 2020’nin son aylarında değişik ülke ve markalarda aşılar -hikmeti nedir bilinmez- peşi sıra piyasaya sürüldü. Koruma özelliği şu kadar dendi. Hepsinin de koruma özelliği farklı farklıydı.
Öncelik sağlık çalışanlarında olmak üzere devlet erkanı ve riskli meslek grupları aşılandı. Ardından yaşlılardan başlanarak gençlere kadar aşı sırası geldi. Şu ana kadar iki doz aşının üzerine üçüncü dozunu olanlar da oldu.
Aşı olanların yanında aşı olmayanlar da var. Çünkü kafaları karışık. Aşı olana niye aşı oldun demem. Olmayana da niye olmuyorsun demem. Zira herkesin kendi tercihidir. Aşı olanlar tarafından aşı olmayanlara karşı “Niye aşı olmuyorsunuz? İnsanların hayatını riske atıyorsunuz. Aşı olmayanlar şuralara, buralara alınmasın” şeklinde mahalle baskısı uygulamak yerine, onların kafasındaki soru işaretlerini gidermek gerektiğini düşünüyorum. Üstelik aşı diye vurulduğumuz, adına aşı denen aşı değil, aşı adayı bir aşıdır. Yani aşı aşamaları tamamen tüketilmeden aşılar piyasaya sürülmüştür. Belli sayı ve oranda, belli bir zaman diliminde, gönüllülük esasına dayalı olarak test edilmesi gereken aşılar piyasaya sürülerek tüm dünya kobay olarak kullanılmaktadır. Gerçek aşı olsa insanımız aşı olmaya niçin karşı çıksın.
Bir diğer husus, vurulduğumuz aşıların ne kadar antikor ürettiği, ne derece koruyucu olduğu, kaç doz vurulacağımız bile belli değil. Önceleri iki doz yeterli denirken üçüncü doz da gerekli denmeye başlandı. Böyle giderse dördüncü, beşinciyi de olmak lazım denirse hiç şaşırmam.
Hasılı, dört gözle beklediğimiz aşıların koruma özelliği, gördüğüm kadarıyla açıklandığı gibi değil. Aşı olanlar da hastalanıyor, aşı olmayanlar da. Aşı olanlar da ölüyor, olmayanlar da. Güya dünyanın yarısı aşı olursa virüs belasından kurtulacaktık. Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan’ın açıkladığına göre “Aşının olmadığı geçen yaz, günlük vaka sayısı 150 binlerde iken dünyanın yarısının aşılandığı bu yaz döneminde ise günlük vaka sayısı, 500 binler” civarında imiş. Yani aşıya rağmen virüs tırmanıyor. Bu demektir ki yeniden kapanmalar kapıda.
Sözün özü, aşı muamması devam ediyor. Virüse karşı etkili diye umut bağlanan aşı adayları maalesef fare doğurmuştur. Durum bu iken olunan aşıların insanı koruduğu kesin değil iken, aşıların insan vücudunda ileride hasara yol açıp açmayacağı bilimsel olarak tespit edilmemişken, aşıya rağmen hala aramızda covid-19 hastalığı dolaşıyor iken, bilim (!) adına yapılan açıklamalar ve tespitler birbirine çelişir şekilde borsa gibi değişiklik gösteriyor iken, toplumda aşı olmayanlara karşı aşırı tepki gösterilmesini çok doğru bulmuyorum. (Bu arada beni aşı karşıtı falan görmeyin. İstemeyerek de olsa iki doz aşımı oldum. Aşı olmayanlara da saygı gösterilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.