Eril ve dişil dengesi, hem kadında hem erkekte bulunan bir enerjidir. Yin ve Yang’tır.

Yin dişil enerjiyi temsil ederken Yang eril enerjiyi temsil eder.

Eril enerji sol beynimizdir. Savaşçılığı, gücü zihinsel analitik zekayı iletişimi ve konuşmayı temsil eder. Dişil enerji ise tam tersi, alıcı yumuşak uyumlu şefkatli ve sevgiden güç alan tarafımızdır.

Eski toplumlarda evin geçimini sağlayan avcı olan erkekti. Kadınların görevi evde yemek yapıp çocuklara bakmaktı. Gelişen dünya düzeni ve modern çağda artık kadınlarda iş yaşamına atılıp evin ekonomisine katkıda bulunmaya başladı. Hem iş hayatı hem de evin dengesini kurmaya çalışmak kadınlarda eril enerjiyi yükseltti.

Bir başka sebep ise ataerkil toplumlarda erkek çocuklarına daha çok önem verildiği için, erkek beklerken kız doğan kişilerde ve özellikle çocukluğunda erkek gibi yetiştirilmiş kadınlar, kadın kimliğini reddediyor. Bilinçaltında kadınların zorlu yaşam kaydını taşıyan bireylerde eril enerji yüksekliği daha çok görülüyor.

Kadınlardaki eril enerji yükseldiği için "Ben yaparım", “Benim kimseye ihtiyacım yok" “erkek gibi kadınım" düşünceleri çoğaldı.

Böyle düşünen ve yetişen kadınlarımız da ilişkilerinde en çok yara alan ve mutsuzluğu yaşayan kadınlar oldu. Bu tarz  ilişkilerde karşıdaki erkeğin genetiği değişti, erkek koruyan kollayan veren taraf olmaktan çıkıp ilişkilerdeki yerler ve dengeler  değişti.

Öncelikle kadınlarımıza, kadını dişil ve mutlu yapanın güzellik kıyafet dekolte ya da ayakkabı olmadığını söyleyebiliriz. Kadın bedeninde mutlu olmak, önce kendini sevebilmek, eril ve dişil tarafını dengede tutmak, sevgiyi coşkuyu alıcı tarafı içinde hissetmek dışarıya da bunu yansıtacaktır.

Doğada yürüyüş yapmak, kendi bedenini sevip kabul etmek, resim ve sanatla ilgilenmek hemcinsleriyle keyifli vakitler geçirmek , sosyal medya ve TV’ye ara verip aile bireyleri ile şefkatle vakit geçirmek dişil enerjimizi yükseltecektir.

Doğada olduğu gibi, yin yang gibi, gece gündüz gibi her şey dengede güzeldir.