Herkesi ilgilendiren hesaplaşma
Aslında bugün yazmak istediğim konu bambaşkaydı. Ama yazmaya başlayınca durdum ve şunu düşündüm: “Madem yeni yeni köşe yazısı yazıyorum, önce şu mevzuyu bir halledelim.”
Üzerinize alının! Hesaplaşacağız…
Lafı eveleyip gevelemeden, karnımızdan konuşmadan, adam gibi.
Ecel kuşu kolunuza girmeden önce bir durun; düşünün, tartın, idrak edin. Sonra da kendinizi yoklayın. Yarın bir gün “Fatih Talayhan demedi” demeyin. Gözleriniz şahit…
Umut veriyorsunuz, sonra gidiyorsunuz.
Söz veriyorsunuz, tutmuyorsunuz.
Yalan yere yemin ediyorsunuz.
Empati bekliyorsunuz ama kendiniz yapmıyorsunuz.
Saygı istiyorsunuz ama karşınızdakinin onurunu hiçe sayıyorsunuz.
“Dedikodu sevmem” deyip, laf taşıyorsunuz.
“Kardeşim” deyip, kalleşlik ediyorsunuz.
“Önemsiyorum” diyorsunuz ama vakitsizlik bahanesi öne sürüyorsunuz.
“Seviyorum” deyip, ihanet ediyorsunuz.
Toplum üzerine ahkam kesip bir müddet sonra “Benim çıkarım daha önemli” diyorsunuz.
Kişisel gelişiminizi tamamlamadan küresel değişim nutku atıyorsunuz.
“Maddiyat önemli değil” diyorsunuz, para için her şeyi göze alıyorsunuz.
Dürüst, efendi adamı eziyorsunuz ve çakallığa, berduşluğa sevk ediyorsunuz.
Mazlum coğrafyalardaki insanlara üzülüyorsunuz, kendi milletinize gelince zulmediyorsunuz.
Buraya kadar okurken bile çoğunuz sıkıldınız, farkındayım. Daha okurken sıkılıyorsunuz ve liste daha uzayıp gider, biliyorsunuz da sorguya girince ne yapacaksınız?
Şu saydıklarımı gavur, Müslümana yapmaz be kardeşim…
“Ben öyle değilim” diye düşünmeyin. Ekseriyetle öylesiniz, görüyorum, duyuyorum ama bir anlam veremiyorum, niye böylesiniz?
Milletimi çok seviyorum. Her şeyin en iyisine layık olduğuna inanıyorum. Henüz doğmamış olanların bile huzur ve saadet içinde olmasını, en iyi geleceğe sahip olmasını istiyorum. Milletimi, memleketimi bölmeye çalışanlar, üzerine hesap yapanlar kahrolsun istiyorum. Ama bu manzarayı gördükçe moralim bozuluyor, umudum eksiliyor.
Gelelim sorguya…
Nedir sizi bu kadar kibre sürükleyen? Nedir bu doymazlık? Neyi paylaşamıyorsunuz?
Ey iman edenler! Resulullah (sav), “Ağızların tadını kaçıran ölümü sıkça hatırlayın” buyurmadı mı? “Merhamet etmeyene merhamet edilmez” demedi mi? Bu dünyaya bu bağlılık, merhametsizlik, zalimlik nedir?
Manası da yok…
Dünya da biz de, alayımız faniyiz. O yüzden dünyaya sahip olacakmış gibi hırs yapmayın. Ölmeyecekmiş gibi yaşamayın. Kalp kırmayın, kırdıysanız da haklılığınızı haksızlığınızı bir yana bırakıp, henüz toprağın altına girmemişken toparlayın vaziyeti.
Unutmayın: Bu dünyanın sahibi zaten bir tane.
“Bizi bu kadar sorguladın, sen nesin, kimsin ya?” diye soranlar olacaktır. Benim gibilere “Mutmain” diyorlarmış, bilmiyordum, ben de sonradan öğrendim. Ne olduğunu merak eden varsa araştırsın, şimdilik benden bu kadar…
Esenlikler…