GEÇMİŞTEN DERS ÇIKARMAK...
Türkiye Cumhuriyetimiz, tarihsel süreçte, 16 ncı Türk Devletidir. 15 Türk Devleti'nin tamamı,dış güçlerin, içe yerleştirdikleri işbirlikçi hainler marifetiyle, hep iç karışıklıkla, vatandaşın birbirine düşürülmesi ile zayıflatılmış ve düşmanları tarafından yıkılmıştır. Şimdi aynı senaryo, 16 ncı Türk Devleti'nin yıkılıp parçalanması için sahneye konmuştur.
16 ncı Türk Devletimizi yıkmak isteyen düşman devletlerin bu kez sahneye koydukları senaryo çok daha tehlikelidir.Çünkü düşman devletler, bu kez halkın hassas olduğu din ve inanç üzerinden senaryoyu yazmıştır. Kalabalık saf bir halk kitlesi, dinine, Allah'ına hizmet ettiğini sanarak işbirlikçi hainlere yardım etmiştir. 15 Temmuza kadar kırk yıl boyunca Fetullah Gülen üzerinden bu senaryo oynanmış, 15 Temmuzda artık meclisin bombalanması ile halk durumu görmüştür.Ancak dinine diyanetine bağlı olan Türk Milleti'nin, aynı şekilde temiz dini duyguları istismar edilerek, tekrar tekrar bu kez başka tarikatlar-cemaatler kullanılarak kandırılacağı izlenimi alınmaktadır.
15 Temmuz ile birlikte ülkemiz, 30 Ağustos' 1922 de zafer kazanarak işgali sona erdirdiğimiz günlere geri dönmüştür.Şu an adı konulmamış bir kurtuluş savaşını fiilen vermekteyiz. 1922 yılındaki kıt imkanlarla çok güçlü emperyalist güçleri ülkesinden defetmeyi bilen Türk Milleti, birlik-beraberlik içinde bu günkü durumu da atlatacaktır.Türkiye Cumhuriyeti, fiilen kurtuluş savaşı yaşayan ve bunu zaferle sonuçlandıran tecrübeli bir ülkedir.1922 yılında nasıl başarılmış ise bu gün de aynı şekilde başarılacaktır.Bunun için, hukukun üstünlüğüne inanmış, çeşitli tarikatlara sirayet eden yabancılara taviz vermeyen laik bir düzene sahip, komşuları ile dostlukları esas alan, kısacası Atatürk İlkeleri'ni benimsemiş bir politikaya ihtiyaç var.Ben Sayın Cumhurbaşkanımızın, yaşadığı bunca tecrübe sonunda, Atatürk'ün ne denli büyük bir devlet adamı olduğunu en iyi gören bir kişi olduğuna inanıyorum.Sayın Cumhurbaşkanımız, dünyanın takdir ettiği ve kurtuluşumuz için tek reçete olan bu ilkelere sahip çıkıp, tüm milleti birleştirip, bir an önce bu kaotik durumdan ülkeyi çıkarmalıdır. Aksi halde batan gemide hep birlikte batacağız.
2007 yılında Anadolu Manşet Gazetesi'nde yayımladığım yazıda,emperyalist güçlerin ve din adamı kılığındaki işbirlikçilerinin, dinimizi kullanarak bizi nasıl hıristiyanlaştırmak istediğini yazmıştım.O zaman Fetö'cüler dışında çok kişi bu yazılarıma itibar etmemişti. Geçmişten ders alıp, artık bize dini argümanlarla yaklaşan kişilere ihtiyatlı yaklaşmamız için aşağıda tekrar veriyorum.Ne demişti Kurtuluş Savaşı yıllarında, Kazım Karabekir Paşa;" öyle puslu ki hava, şeytan bile müslüman mintanı giymiş"
"Dinler arası diyalog ve Papa
Bu yazıyı kaleme aldığımızda, Papa, Ülkemize yaptığı ziyareti bitirerek ülkesine dönmüştü.Ayasofya ve Sultanahmet'in Papa tarafından ziyareti, İstanbul Müftüsü'nün kendisini huzur duruşuna davet etmesine icabeti ve bir Müslüman gibi Kıyam'a durması, görsel ve yazılı basından oldukça takdir toplamış.
Hangi televizyonu açsak Papa'nın Türkiye'ye ve Müslümanlara karşı yaptığı jestlerden söz ediyor.
- Papa Türkiye'nin AB üyeliğini destekliyor. (daha sonra Vatikan'ın rahatsızlığı üzerine bu söylem düzeltildi.)
- - Papa Türk Bayrağı Salladı.
- - Papa Meryem Ana'da yaptığı ayini Türkçe olarak başlatıp,Türkçe olarak bitirdi.
- - Papa Ayasofya'da ibadet etmedi, bir müze gibi ziyaret etti.
- - Papa, Sultanahmet Camii'nde bir Müslüman gibi Kıyam'a durdu,ibadet etti.
- Bu haberler Türk Basını'nda oldukça abartılı bir şekilde yerini aldı.
- Ancak, Fener Patriği ile ortaklaşa yapılan deklarasyonda Fener Patriği'nin "EKÜMEN-LİĞİ" nin dünyaya vurgulandığı, bazında çok yer almadı.
- Hürriyet Gazetesi yazarı Ahmet Hakan, Patrik'in Ekümenliği'nin olması gerektiğini, Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethettiğinde bile Fener Patrikhanesi'nin ekümen statüsünü sonlandırmadığını, 30.11.2006 günlü yazısında yazıverdi.
- Diyalogcular nerdeyse bayram yapacak ruh haline kavuştu.
- Ne demek dinler arası diyalog?
- Bilindiği gibi birbirlerini muhatap kabul eden taraflar arasındaki iletişime diyalog denir. Dinler arası diyalog söylemi, bu gerçek ışığında, daha en başında anlamını yitirir. Zira bahse konu edilen dinler, yani Musevilik ve Hıristiyanlık, başta İslâm dinini olmak üzere birbirlerini yok sayma esasına dayanır. Bir Yahudi nezdinde Hıristiyanlık ve İslâm diye bir din yoktur. Bir Hıristiyan için de bu böyledir ve onlar açısından Müslümanlar koyu birer kâfirden başka bir şey değildirler. Hıristiyanlarla konuşurken Hz. İsa (A.S.)'nın peygamber olduğu kabulünden hareketle diyalog geliştirme gayret-keşliğinde bulunanlar, farkında olmadan muhatapları tarafından alay konusu edilmektedirler. Dedik, onlar Mesih'i Tanrı, İncil(ler)ide Mesih'in, yani Hz. İsa'nın sözleri kabul ederler. Bu nedenle de birden fazla incilin bulunmuş olması bir çelişki doğurmaz ve açıkçası kendileri açılarından oldukça da tutarlıdırlar. Bu sebepten ötürü Hıristiyanlar açısından 'dinler arası diyalog' söyleminin tutarlı ve anlamlı hiçbir dayanağı yoktur. Mesela; Vatikan'ın Hıristiyan Olmayanlar Sekreteryası yetkilisi Pietro Rossano'nun şu ifadesi bunun açık bir delili hükmündedir.
- "Diyalogdan söz ettiğimizde açıktır ki bu faaliyeti, kilise şartları çerçevesinde misyoner ve İncil'i öğreten bir cemaat olarak yapıyoruz. Kilisenin bütün faaliyetleri gibi diyalog da (…) Mesih'in sevgisini ve Mesih'in sözlerini nakletmeye yöneliktir. Bu sebeple diyalog, Kilisenin İncil'i yayma amaçlı misyonun bir parçasıdır." (1)
- Demek ki, dinlerarası diyalog yutturmacası, "MÜSLÜMANLIĞIN HRISTİYANLAŞTIRILMASI" amacını taşımaktadır.
- Hiç düşündünüz mü? Hıristiyan mezhepler (Katolik, Protestan, Ortadoks v.b) daha kendi aralarında diyalog kuramazlarken, kalkıp dinler arası diyalogdan söz etmek ne denli inandırıcıdır?
- Birde dinler arası diyalogu savunan kesime bakalım. İlk başta Said Nursi gelir. Zira Papa'ya mektup yazarak risalelerini gönderen ilk Müslüman Said Nursi'dir. Çanakkale savaşlarında ölen Hıristiyan askerlerin de ŞEHİT olacaklarını,dolaysıyla cennete gideceklerini söyleyen, böylece cephede vatanını ya şehit ya gazi olma ümidiyle savunan askerin şevkini kıran da Sait Nursi'dir.(2)
- Günümüzde ise Fetullah Gülen ve Nur Cemaati mensupları, dinler arası diyalogu ciddi anlamda savunmaktadırlar.
- AB süreci ile birlikte dinler arası diyalogun da hızlanması, ülkemizde ciddi boyutlarda misyonerlik faaliyetlerini arttırmıştır.
- Irak'ta yüz binlerce masum insanın, haçlılar tarafından, çoluk, çocuk, kadın kız demeden öldürülüp katledilmesine seyirci kalan Hıristiyan alemin, dinler arası diyalogdan söz etmeleri inandırıcı değildir.
- Papa'nın Türkiye ziyareti dinlerarası diyalogculara katkı sağlayacağı gibi, Fener Patriğinin Ekümenik statüsünün tescili amacını taşımaktadır. Sağduyulu halkımız ve sağduyulu basın tarafından bu ziyaret böyle değerlendirilmelidir."
- (1) Nihat Nasır, Dinler arası diyalog ihaneti, 8 sütün gazetesi makalesi
- (2) Prof.Dr.Yümni Sezen,Dinler Arası Diyalog İhaneti, Kelam Yayınları
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.