Sezar’ın Atı
Ünlü Roma Kralı ve komutanı Sezar'ın hayatı ve yaptığı faaliyetler günümüz dünyasında görülen karmaşalara ışık tutacak bilgilerle doludur. Çok fazla bilmediğimiz ancak üzerine deyimler ürettiğimiz birsidir, Sezar. Romalılar ile Galyalılar arasında uzun süren savaşların sonucunda, akıl dolu bir savaş stratejisi ile savaşı kazanan Sezar güç elde etmiştir. Sezar karışık bir ortamda küçük bir bölge olan Galya’yı ele geçirmiştir. Ancak bu başarılı durum kendisini yok etmek isteyen Roma’daki senatörler tarafından kıskanılır ve Roma’ya çağrılır. Amaç kutlamak yerine onun gücünü azaltmaktır. Sezar, Roma’ya askerleri ile gelmemesi için de ayrıca uyarılır ancak o bunu dinlemez. MÖ 49 yılının ocak ayında Rubikon Nehri'ni atı ile geçerken 'Alea iacta est' ('zar atıldı') diyerek, yani geri dönüşü olmayan yola girildiğini söyler. At üzerinde söylenen bu sözlerin nedeni, Sezar'ın geri dönüşü olmayan noktayı artık geçtiğini gösterir. Sezar 13. Lejyon (~4.000 adam) ile Roma senatosunun uyarılarını dinlemez ve Roma’ya gelir. Sezar, ordularının gücünü ve kontrolünü kaybetmek istememektedir. Bu yüzden Lejyonuyla Rubicon nehrini geçer. Rubicon nehri sınırdır, askerlerin silahlı olarak buradan içeri girmesi yasaktır. Bu nedenle önemlidir. Böylece Roma’da bulunan senatörler ile iç savaşın eşiğine gelinir. İç savaş sonucunda Sezar daha da güç kazanır. Aslında Sezar bu durumu bilmektedir, savaş kaçınılmazdır, çünkü zar atılmış, geri dönüşü olmayan nokta geçilmiştir. Nitekim Roma Senatosu bu durumu ihanet olarak değerlendirir ve Sezar'ı devlet düşmanı ilan eder. Sezar bunu, senato üyeliği ve Galya valiliğinin sona ermesi nedeni ile yapmıştır. Sonrası çok daha ilginçtir.
Sezar’ın askerleriyle birlikte Rubikon nehrini geçmesi ile başlayan karışıklıklar ve iç savaş sonucunda Roma’nın mutlak hâkimi olur. Hükûmetin kontrolünü tamamen ele almasının ardından, Roma toplumu ve yönetimini kapsayan geniş bir reform hamlesi başlatır. Senatoyu da ele geçirdiği için, senato, Sezar’ın istediği şekilde kararlar alır. Sonrasında senato Sezar’a hayat boyu diktatör (dictator perpetuus) payesi verir. Adına para basılır. Sezar, Cumhuriyet bürokrasisini merkezîleştirir. Ancak bu durum rakipleri tarafından hoş karşılanmaz. Cumhuriyet geçmişi olan senatörler tarafından Sezar'ın eski arkadaşlarından Marcus Junius Brutus'un önderliğindeki bir grup senatör, cumhuriyeti eski işleyişine kavuşturmak için Sezar’ın öldürülmesinden başka çare olmadığını düşünür. Sezar’ın öldürülmesi üzerine plan yaparlar. MÖ 15 Mart 44 tarihinde Sezar’ı senatoya çağırırlar. Senato’da Sezar’ın konuşması istenir. Konuşmasında Sezar’dan senatoya eski gücünü vermesi konusunda talepler vardır. Bu konu üzerine verilen dilekçe taslağını okuması için Sezar foruma (meclise) çağrılır. Ancak dilekçe bir kandırmacadır. Suikast planını bir gece önce kısmen öğrenen Marcus Antonius, Sezar'ı merdivenlerde durdurmak için foruma gider, ancak geç kalmıştır, yolu bir grup senatör tarafından kesilir ve Sezar suikastın yapılacağı alana yönlendirilir. Sezar sahte dilekçeyi okumaya başladığı sırada dilekçeyi kendisine sunmuş olan Tillius Cimber, Sezar'ın togasını aşağı indirir. Sezar, Cimber'e "Ama bu bir vahşet!" ("Ista quidem vis est!") diye bağırdığı sırada, Casca hançerini çeker ve diktatörün boğazını bir yandan diğer yana keser. Sezar hemen arkasına döner ve Casca'nın kolunu yakalayarak "Casca, seni hain, ne yapıyorsun?" dediği sırada korkudan donakalmış ve ne yapacağını bilemeyen Casca, Yunanca "Kardeşlerim, bana yardım edin" diye bağırır. O sırada aralarında Brutus'un da bulunduğu suikast grubu senatörlerin geri kalanı da Sezar'ı bıçaklamaya koyulurlar. Yakın arkadaşı Brutus’un da hançerini çektiğini gördüğünde, Sezar’ın “sende mi Brutus” dediği rivayet edilir. Sezar kaçmaya çalışır ancak gözleri kararır, ayağı takılır ve yere düşer. Adamlar, Sezar’ı ölünceye kadar hançerlemeye devam ederler. Bu suikastta müdahil olan kişi sayısı altmıştan fazladır. Sezar 23 defa hançerlenmiştir.
Senatoda gerçekleşen suikastın ardından başlayan yeni bir iç savaş, Sezar’ın vârisi Gaius Octavianus'un Roma üzerinde baskın bir otokratik güç haline gelmesine neden olur. Sezar suikastından iki yıl sonra, Octavianus MÖ 42 yılında Senato tarafından kutsanarak Roma tanrılarından birisi ilan edilir. Diğer yandan her ne kadar tanrısallaştırılmış olsa da suikasttan sonra da meclis ve senato faaliyetlerine devam eder. Ancak artık cumhuriyet yerine krallıklar ortaya çıkmıştır. Roma İmparatorluğunda ortaya konulan bu hukuki altyapının geliştirilerek günümüze taşınması aslında yaşanan iktidar, güç ve özgürlük mücadelesidir. Bugün o düzenlemelerin 2 bin yıldan bu yana geliştirilerek ortaya konması hukukun temelini oluşturur. İşte Roma Hukuku böyle doğar.