Şule Taşkıran

Şule Taşkıran

Uyan

Uyan

En büyük SIR nedir?Bu soruya verilebilecek çok fazla cevap olduğunu hepimiz biliyoruz ama en büyük Sır Bilinçaltının Gücünün Keşfedilmesidir.Bir insanın bilinçaltında ne varsa onu yaşadığının bilinmesi en büyük Sır dır.

Her canlı doğduğu ilkandan itibaren büyümeye kurgulanmıştır ve öyle dünyaya gönderilmişizdir yani aslında hepimiz maddi ve manevi olarak zenginliğe doğru gidiyoruz .Herşey büyümek üzere yaratılmış ve o zirveye ulaştıktan sonra da ölüm gerçekleşmektedir yani denilmek isteniyor ki , buradaki vazifenizi tamamladınız en büyük zirveye ulaştınız şimdi başka bir hayata adım atıyorsunuz . Aslında hepimiz zenginliğe doğru zaten gitmekteyiz fakat farkında olmadan bunu kendimiz engellemiş oluyoruz .Örnek vermemiz gerekirse çoğu kişi telefon , bilgisayar , tablet birşekilde internete doğrudan bağlıyız fakat kendimiz bu bağlantıyı bazen koparıyoruz , engellemiş oluyoruz .Oysa En büyük Güce zaten doğrudan bağlıyız ve bunun İçin ne istiyorsak çok hızlı birşekilde bize geliyor.Sonra farkında olmadan bu bağlantıyı kesiyoruz , bağ kopuyor. Yani nasıl ki dünyada ki tüm dereler , nehirler , ırmaklar okyanusa bağlı , isteselerdi istemeselerde okyanusa ulaşacak İşte bizlerde ilahi güce direk bağlıyız yani zaten büyümeye gidiyoruz fakat bize öğretilenlerle yada zihnimizin oyunlarıyla kendimiz bu bağlantıyı kesiyoruz ve farkında bile olmuyoruz .

Bilinçaltımızin bize oynamış olduğu oyunlara yani kin tutmak , nefret etmek , üzmek gibi gereksiz ve hasar bırakıcı duygulara değil , mutluluk , huzur , neşe gibi duygulara yönelmeliyiz.Unutmayalım ki ;Teşekkür Zenginliktir , Şikayet ise Fakirliktir.Eğerki tebessüm ediyor ve teşekkür ediyorsak mutluluk bizimle olacaktır ,çünkü mutlu bakıyor ve mutlu edecek herşeyi çekiyoruz demektir ; diğer taraftan sürekli şikayet ediyorsak mutsuzluğumuz artacak şikayet enerjimizin artmasıyla olumsuzluklarla karşılaşacağızdır.İşte bu iki duyguyu çok iyi ayırt etmemiz gerekmektedir .Nelere teşekkür edip , şükretmeli, nelere şikayet etmeliyiz bu ayrımı doğru yapmalıyız .Şikayet etmemiz gereken durumlarda teşekkür edersek yada teşekkür etmemiz gereken durumda şikayet edersek burda da bağlantıyı kesmiş oluyoruz .

Bizim bilmemiz gereken biz bu hayatı nasıl hakettik bize verilen bu canı haketmek için ne yaptık?

İşte zenginlikte böyle birşey zenginliği haketmek için birşey yapmamız şart değil bilinçaltında zaten zenginlik var zaten olan bir kavram İçin savaşacak olursak bağlantı kopuyor . Çünkü bu hayattaki zenginliği elde etmek için birşey yapmamıza gerek yok bu hayatı bize verende Hayat Verme Gücü O kadar çok fazla ki bizlere veriverdi . Bilinçaltımız bunu kabul etmek yerine biz bunu hakedecek ne yaptık derse yada biz daha fazlasını hakediyoruz derse işte o an bağlantı kopuyor. Çünkü hayatta elde ettiğimiz şeylerin bizlerin haketmesiyle ilgisi yoktur yaNi bunun için mücadele etmeye gerek yoktur.Şöyle örneklendirebiliriz hava çok güzel güneşli ve sıcak sen perdeyi açık tuttuğun sürece güneş işiği evin içinde olur , sıcaklık olur bunun İçin özel bir çaba sarfetmene gerek yoktur ,o zaten kendiliğinden geliyordur ama perdeyi özellikle kapatırsan güneşin içeriği , aydınlatmasını , ısıtmasını bekleyemezsiniz Çünkü bunu bilerek isteyerek siz engellemiş olursunuz .O zaman güneş içeriğe neden girmiyor diyemezsiniz .

Biz neyin Huzurundaysak ondan gelene hazırız demektir .Okul müdürünün huzurundaysak ondan gelene , babanın yanındaysanız ondan gelene ,eşin yanındaysanız ondan gelene razı oluruz . Eğer ki zenginliği , İlahi Güçten istiyorsak ve onun huzurundaysak Ondan gelene razıyız .Neye hazırsak , neyin huzurundaysak ondan gelene razıyız .Neye hazırsan o senin Hızır’ın oluyor.Herkesin bilinçaltı kendisinin tarlasıdır ve oraya ne ekilirse o çıkacaktır .Oraya fakirlik ekilmişse zenginlik çıkmaz , başkası değil kendimiz kendi bilinçaltımızın tohumlarını atarız , başkalarının değil kendi düşüncelerimiz kendi sözlerimizle yaşamaya başlamalıyız .Ne düşünürsek onu yaşarız Hayat Ayna gibidir aynısını bize yansıtır sevgi , saygı neyi görmek istiyorsak onu vermeliyiz Almanın değil Vermenin peşinde olmalıyız .Hayatın kendisi tohum gibidir biz hep tohumları toplayan taraf olmak istiyoruz.

Medresenin birine yaşlı ve cimri bir adam gelmiş ve oradaki hocaya ben size 500 altın bağışlamak istiyorum demiş medresenin hocasıda tamam demiş yaşlı adam ;nasıl yani sadece tmm mı diyeceksiniz diye tepki göstermiş . Medresenin hocası yaşlı amcaya şöyle söylemiş; Bey amca sanırım siz bu hayatta herşeyi parayla satın almışsınız ve şuanda da ölüme yaklaştığınızı düşünüyorsunuz ve 500 altın bağışlarsam Cenneti Satın alırım diye düşünüyorsunuz.

Diyelim ki 500 altın ile sana cennet verildi peki o zaman kim kime teşekkür etmeli .Biz birisine iyilik yaptığımız İçin cennete gidebileceksek bize iyilik yapma fırsatı verene Biz Teşekkür etmeliyiz.Allah herkese iyilik yapabilme fırsatı vermiştir Örneğin ;Kırmızı ışıkta karşıya geçmeye çalışan bir kör görsek ona yardımcı olmak iyilik yapmak isteriz ama bu fırsat Herzaman çıkmaz karşımıza .Onun için Allah herkese iyilik yapabilme fırsatı versin diye dua ederiz.Unutmayalım ki Ne verirsek milyonlarca katı bizlere geri gelecektir . Yani neyi çok verirsek milyonlarca katı bizlere geri döner gelir Tohumsa tohum , paraysa para,Sevgiyse sevgi , huzur verirsen milyonlarca kat huzur geri gelecektir.

Onun İçin neyi almak istiyorsak onu verelim . Bilinçaltında ne varsa Onu yaşıyoruz ve onlarla karşılaşıyoruz çünkü istediğimiz herşeyi olmuş gibi inanıp öyle davranırsak , bilinçaltımiz bunu oldu olarak düşünüp olduruyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
9 Yorum
Şule Taşkıran Arşivi
SON YAZILAR