Ramazan Yüce

Ramazan Yüce

Utanmayanların İstediğini Yaptığı ve Dilediğini Söylediği Bir Dönemi yaşıyoruz

Utanmayanların İstediğini Yaptığı ve Dilediğini Söylediği Bir Dönemi yaşıyoruz

Gazetelerin üçüncü sayfası denince taciz, cinayet denen nahoş haberler akla gelir. Okuyanlara ürperti veren cinsten haberlerdir bunlar. Bir gazete okumaya kalksam üçüncü sayfaları es geçerim. Bu sayfayı önemsemediğim, olayları küçük gördüğüm anlamına gelmesin. Maalesef okudukça insanın akıl havsalası almıyor bu cinnet halimize. 2017 yılında meydana gelmiş bir haberin mahkeme kayıtlarını haberlerden okuyunca bir üçüncü sayfa diyebileceğimiz bir haberden bahsedeceğim ki cinnet halimizin merhalesini görmüş olalım.

Olay Antalya’da geçiyor: Kuaförlük yapan birisi askere gitmeden önce bir kadınla 50 TL karşılığında anlaşmış. Kamuya açık bir çalılıkta meydana gelen bu ilişki sonrası erkek, “Tatmin olmadım” diyerek kadından parasını ister, kadın parayı vermez. Parasını alamayan erkeğimiz, yanında getirdiği bıçakla kadını altı yerinden yaralar ve kaçar. Kadın ambulansla hastaneye kaldırılır ve yapılan bir dizi ameliyattan sonra kadın taburcu edilir. Kadını yaraladıktan sonra kaçan kişi, iki saat sonra yakalanıp gözaltına alınır.

Yargılama esnasında savcı, sanığın “kasten öldürmeye teşebbüs', 'nitelikli yağmaya teşebbüs' ve 'ruhsatsız bıçak taşımak' suçlarından cezalandırılmasını istemiş. Sanık; “Daha önce bu işi yapmadığını, askerlik öncesi tecrübe kazanmak istediğini, cesaret almak için alkol aldığını;  kadının, ‘Sen nasıl erkeksin’ dediğini, tatmin olmadığı için parasını geri istediğini” söyler savunmasında. Mağdur kadınımız da, “İlişki sonrası parasını geri istediğini, vermeyince aralarında tartışma çıktığını, ardından belindeki bıçağı çıkararak kendisine 6-7 kez bıçak sapladığını, bağırması üzerine kendisiyle aynı işi yapan arkadaşının yanlarına gelmesiyle sanığın kaçtığını” söyler. Avukatımız da “Müvekkilinin anlaştığı hizmetin karşılığını alamadığını” iddia etmiş savunmasında. Yargılama sonucunda hakimimiz de, “Kasten insan öldürmeye teşebbüs'ten önce ömür boyu hapse mahkum etmiş, ardından cezayı 8 yıl 9 aya düşürmüş.

Yazarken haya ettiğim bu yazıyı gündeme almamın sebebi sanığın, mağdurun ve avukatın sözleri ve hakimin verdiği ceza. Hangisinin söylediğine bakarsan nutkun tutulur. Oğlumuz askerlik öncesi tecrübe kazanacakmış, duyup-gören de askerde cinsel ilişki yaptırıyorlar sanır. Yapacağı halttan önce alkol alınması zaten olmazsa olmazlarımızdan. Anlaşma sonrası gidilen yer, herkesin gidebileceği, belki de piknik yapabileceği ormanlık alan. Babalarının mülkü sanki? Yatacak yerleri yok ama beyefendi ve hanımefendi zevkten de geri kalmıyor. Kadının bağırmasından yanlarına aynı işi yapan arkadaşı geldiğine göre demek ki bu iş, adı geçen ilimizde bir çete eliyle yürüyor. Hukuk bitiren avukatımız, müvekkilinin yediği bu herzeyi hizmet olarak görüyor ve karşılığını alamadığı iddiasını yumurtluyor. Savcımız, ruhsatsız bıçak taşıma şeklinde mütalaada bulunuyor. Sanki bıçak almanın ruhsatı varmış gibi! Hakimimiz önce müebbet veriyor, sonra cezayı yaklaşık 9 yıla indiriyor. İyi de mübarek! İndireceğin cezayı niçin ilk önce yüksek perdeden açıyor, sonra indiriyorsun? Yargılama sonucunda bedenini satan kadına verilen bir cezadan bahsedilmiyor. Kızımız tertemiz maşallah ve mağdur! Anladığım bu hakkını tepe tepe kullanmaya devam edecek. Ne de olsa serbest ticaret yapıyor. Bereket, yaralanma esnasından iyileşinceye kadar çalışamadığının bedelini mahkemeden talep etmemiş. Gani gönüllü ne de olsa! Merak ve hayretimi mazur görün, bu iş 50 liraya kadar düşmüş: Ya işler kesat, ya bu işten ekmek yiyen, bedenini satan çok kişi var; aralarında rekabet var. Bir de bugün bakkala ve manava gidemeyeceğimiz bir para olan bir meblağ ile vücut satılıyor ve adam doğranıyor. 

Garibime giden; yedikleri bu haltı herkesin gözü önünde utanmadan, sıkılmadan mahkemede anlatmaları. Gerçi benimki de laf yani! Utanma ve arlanma olsa zaten bu yedikleri haltı yerler miydi? Keşke bu utanmazlıklarını mahkeme salonunda faş edeceklerine çalılıkların arasında bir daha nefes alamayacak şekilde kozlarını paylaşıp öbür dünyaya pisi pisi gitselerdi. Ne günlere kaldık ya Rabbi! Neredesin ey edep? Biraz da uçkuru beynine bağlı olan kişilere uğrasan...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ramazan Yüce Arşivi