Okullar Bir Başka Bahara
Okullar Bir Başka Bahara
Salgın nedeniyle okullar, 16 Martta itibaren önce iki hafta, ardından nisan sonuna, şimdi de mayıs sonuna kadar tatil edildi. Milli Eğitim Bakanının yaptığı açıklamaya göre salgın etkisini kaybederse 1 Haziranda okulların açılması planlanmakta. O zamana kadar halen yapılmakta olan uzaktan eğitime devam edilecek.
1 Haziranda okullar iki haftalığına açılır mı, açılırsa da bir anlam ifade eder mi ya da yaz dönemi yapılacak bir telafi eğitimle, eğitim ve öğretim yapılmayan üç ayın telafisi giderilir mi? Tüm bunları zaman gösterecek. Bana sorarsanız bu aşamadan sonra açılacak okul veya yapılacak ders veya telafi eğitimi, dostlar alışverişte görsün, biz yaptık oldu türünden olur, bir faydaya haiz olmaz. Niçin derseniz? Nedeni de yapılan açıklamalarda gizlidir. Sayın Bakan, LGS sınavına girecek öğrencilerin birinci dönemin konularından sorumlu olacağını açıkladı. Benzer bir açıklamayı da YÖK Başkanı, YKS’ye girecek öğrencilerin de birinci dönem konularından sorumlu olacağını söyledi. Aynı şekilde yapılan ve yapılmakta olan uzaktan eğitimin de bu sürece bir katkısı olamaz. Çünkü uzaktan eğitimde işlenen konulardan da sınavlarda soru çıkmayacağı açıklandı. Bu açıklamalar, eğitim ve öğretimin bu dönem için bittiği anlamına gelir. Çünkü bizde eğitim ve öğretim ya da bilgi öğrenme; süreç odaklı değil, sonuç odaklıdır. Öğrendiğimiz bilgilerden biz, yapılacak merkezi veya ara sınıf sınavlarında sorumlu olmalıyız ki gördüğümüz veya göreceğimiz dersin veya konunun bizim için bir anlamı olsun. Bunun sağlamasını, sınavların yapılıp notların sisteme girildiği, okulların son haftalarına bakarak yapabiliriz. Karneye geçecek notlar kesinleştikten sonra bizim için okul, eğitim ve öğretim bitmiş demektir. Bu aşamadan sonra öğrenci, okula kolay kolay gelmez, gelse de ders işletmez. “Yine mi ders? Zaten notlar verildi” der. Öğretmen ders işlemeye kalksa da öylesine ders işlenmiş olur. Kolay kolay dinleyeni olmaz. Sadece dinler gibi yapılır. Yani prosedür yerine getirilmiş olur.
Eğitim ve öğretimin sekteye uğramasıyla ortaya çıkan sorun bu kadardan ibaret değil. Okulların tatil olmasıyla birlikte vatandaşı bekleyen başka sorunlar da oluştu. Çocuğu özel okula giden veya takviye amaçlı kurs/etüt merkezlerine giden veliler, okullara veya kurs/etüt merkezlerine taksit yatırmaya devam edecekler mi yoksa ödemeyi kesecekler mi? Bakanın yaptığı açıklamaya göre özel eğitim kurumları, yapılamayan dersleri telafi edecek bir planlama yapar ve bunu yerine getirirlerse ücretler ödenecek yoksa ücret ödenmeyecek. Telafi eğitimden verim alınamayacağını yukarıda izah etmeye çalıştım. Hasılı veli, taksitini yatırmaya devam etse de karşılığında çocuğu doğru dürüst hizmet almamış olacak. Hizmet alınmadığı için ödeme yapılmadığı takdirde özel eğitim kurumları, personelinin maaşını vermekte zorlanacaklar ya da veremeyecekler. Yani çözümü zor bir durumla karşı karşıyayız. Bunun, mutlaka bir orta yolu bulunacağını ümit ediyorum. En azından yemek ve servis ücretlerinin alınmaması, eğitim ve öğretim ücretlerinde de indirime gidilmesi gibi seçenekler şimdilik dillendiriliyor ve böyle de olması gerekir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.