Kadına Şiddet Konusu
Zaman zaman ateşi düşse de kadına şiddet konusu bu ülkenin gündeminden hiç düşmüyor. Hele şiddet gören ünlü biriyse TV'ler ilk haber olarak veriyor, adına programlar yapılıyor, kadın dernekleri arka arkaya açıklama üstüne açıklama yapıyor.
Ne zaman kadına şiddet konusu gündeme gelse yapılan açıklamalarda "Kadına değer verilmediği, kadınların sesini yükseltmesi gerektiği ve erkeğin suçlu olduğu, şiddet gören kadınların şu numarayı araması gerektiği" işlenir. Kadına şiddetin ne kadarı basına yansıyor ve savcılığa şikayet ediliyor bunu bilmiyoruz. Bildiğimiz bir şey var: Şiddet gören bir kadın, kocasından şikayetçi olunca kocanın bir müddet hanımının yanına yaklaşması yasaklanıyor. Bu tip yasaklamaların bir kısmı beraberinde kadını öldürmeye kadar götürebiliyor. Öldürme olmasa da bu durumdaki aile daha sonra bir araya gelse bile kaç ailenin evliliği sağlıklı devam ediyor?
Kadına veya bir başkasına şiddeti tasvip edecek değilim. Zira şiddetin savunulacak bir tarafı yoktur. Gönül ister ki başta kadın olmak üzere canlı olan hiçbir varlık şiddet görmesin. Biz görmesin diyoruz ama onca tepki ve cezaya rağmen her türlü şiddet azalacağı yerde artış gösteriyor. Kadına şiddet konusunu engellemek amacıyla kurulan derneklerin mücadelesi, şiddet üzerine yapılan programlar, konuşmalar, suç duyuruları yapılmasına rağmen hemen hemen her gün TV'lerde görüntülü bir şekilde şiddet haberlerini işitmeye devam ediyoruz.
Şiddet kesilsin diye yapılan program ve haberler acaba şiddeti teşvik mi ediyor? Bu sorum belki size garip gelebilir ama kamuoyunda duyarlılık oluşsun, tepki çeksin, yapanın yanına kar kalmasın, kadına uzanan eller kırılsın amacıyla işlenen bu konu öyle zannediyorum eşeğin aklına karpuz kabuğunu getiriyor gibi. Haberlerde şiddeti göre göre vatandaş "Demek ki kadın dövülebiliyor, baksana ünlüler bile dayak yiyor, ha bir döven de ben olayım. Sonra ucunda ölüm yok ya! Baksana dayak atan ifadesi alındıktan sonra elini-kolunu sallayarak dolaşıyor, hatta meşhur da oluyor" gibi gerekçelerle şiddete başvurabiliyor. Bu durum sadece kadına şiddet konusunda değil, doktorlara şiddet, öğrenciye şiddet, hayvana şiddet vb. durumlarda da aynen böyle. Yani şiddetin her türlüsünü sürekli işlememize rağmen hepsinde artış var diye düşünüyorum. Tamam hiçbir şiddet cezasız kalmasın ama şiddet olayları basının gündeminde çok yer işgal etmesin istiyorum. Taciz, tecavüz, istismar konuları da hakeza. Çünkü hangi konu gündemde çok işlenirse bir o kadar artış oluyor kanaatini taşıyorum.
Bu konuda bir başka husus şiddet olaylarında sadece mağdur ve suçluyu işleyeceğimize şiddetin nedenleri üzerinde dursak ve bunun üstesinden nasıl gelebiliriz sorusuna cevap arasak çok daha iyi olur diye düşünüyorum. Çünkü suçluyu bulmak ve ona ceza vermek suçu yok etmiyor. Bana göre bizim tartışmamız gereken mesele kadına şiddetten ziyade güçlünün güçsüzü ezme gibi bir sorunumuz var. Çünkü sosyal hayatın neresinde olursak olalım sorunumuzu dayağa başvurarak çözme yoluna gidiyoruz. Bu; trafikte böyle, aile içi kavgalarda böyle, öğretmen-öğrenci kavgasında böyle, kadın-çocuk meselesinde böyle, doktor-hasta ilişkisinde böyle… Kadın da kendini güçlü görüyorsa o da şiddete başvuruyor. Geçen gün bir yakınım aradı, görüşebilir miyiz dedi. Oturduk bir yere “Hanımının kendisini dövdüğünü” söyledi. Kadının başvurduğu şiddet erkeğe göre devede kulak olsa da var bu. Demek ki sorunumuz güç sorunu. Kim güçlü ise zayıfı ezme yoluna gidiyor. Hastalığımız bu. Nasıl tedavi edeceksek gelin işe buradan başlayalım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.