Herkes Atatürk'ün Üzerinden Ellerini Çekmeli Artık!
Vefatının üzerinden 80 yıl geçmiş olmasına rağmen bu ülkede Atatürk hala tartışma konusu yapılıyor. Seveni de çok, sevmeyeni de. Hoş, sadece Atatürk değil; bu ülkede kim ön plana çıkmış, kim devleti yönetmiş, kim halka mal olmuş ise ikiye bölünmüş durumda. Sevenler bir tarafta, sevmeyen ve nefret edenler diğer tarafta. II. Abdülhamit, Vahdettin gibi. Bir kesime göre II.Abdülhamit pinti, cimri, istibdatçı; diğer kesime göre Ulu Hakan, cennetmekan biri. Vahdettin kimine göre hain, kimine göre Mustafa Kemal’i milli mücadele için Samsun’a gönderen kişi.
Şöyle geriye doğru ön plana çıkmış bir insanımız olup da tartışılmayan, hakkında ileri geri konuşulmayan var mı diye düşünüyorum. Aklıma kimse gelmiyor. Maalesef bize mal olmuş, bu ülkeye ait hiçbir kişi yoktur ki öven ve seveni olmasın.
Aslında bu yaptığımız kişi siyasetidir, işi şahsileştirmedir. Nedense bir türlü bir işi, bir kişiyi hatasıyla sevabıyla prensipler çerçevesinde konuşamıyoruz. Sevdiğimize söz söyletmeyiz, nefret ettiğimize ise Allah ne verdiyse hakaretin her türlüsünü yaparız. Bir türlü ortasını bulamadık bu işin. Hep geçmişle yaşıyoruz. Bir türlü bugüne gelemiyoruz. Dünün geçmişte kalmış siyasetini günümüzde tartışıyoruz.
Dirisi ile uğraşmadığımız veya başa çıkamadığımız kişilerin ölüsüyle uğraşıyoruz. Bu nasıl bir psikoloji? Bu, tıpta adı olan bir hastalık türü olsa gerek. Celalettin Rumi’ye atfedilen “Dün dünde kaldı cancağızım, bugün yeni şeyler söylemek lazım” sözünü bilir ama yine uygulamayız. Gerçekten bu ülkenin tarihe mal olmuş kişilerle uğraşmasının kime ne faydası var? Bu ülkeye az veya çok katkıda bulunmuş, inisiyatif almış kişileri göklere çıkarsak veya yerin dibine batırsak kime ne faydası var? Diyelim ki Atatürk vs. bu ülkeye çok büyük hizmetleri oldu. Gece-gündüz bunları övsek kazancımız ne olur veya bunlara akşam-sabah küfretsek ne kazanırız?
Atatürk’ü sevenler, “Bugün bu ülkede ne elde edilmiş ise bu, Atatürk sayesindedir” derken sevmeyenler ise “Bu ülkede ne kötülük varsa Atatürk dolayısıyladır” anlayışına sahip. Çünkü tarihe mal olmuş kişiler üzerinde kutuplaşmamız etki ve tepki sonucunu doğuruyor. Bırakalım mezarında rahat uyusun. Şunu herkes bilsin ki Kur’an’da Bakara süresinin 134.ayetinde Allah: “Onlar gelip geçmiş bir ümmettir. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz onların yaptıklarından sorumlu tutulacak değilsiniz” buyurmaktadır. Atatürk iyi biri ise bu ayete göre kazanmıştır. Onu övenler ve onun yolundan gittiğini söyleyenler üzerine ne koydular? Atatürk’ü kötüleyenler ise kötülükleri önlemek onun yerine kendi iyiliklerini koymak için ne yapmışlardır?
Bence bizim ülkemizde cereyan eden ölüp gitmiş, dili olmayan, kendisini savunacak durumda olmayan tarihe mal olmuş kişileri kendi haline bırakmak lazım diye düşünüyorum. Seveni de sevmeyeni de Atatürk’ün üzerinden ellerini çekmesi gerek. Devlet de “Koruma Kanunu” adıyla onu kanunla korumayı kaldırarak Atatürk’ten elini çekmesi lazım. Unutmayalım ki Atatürk kanunla falan korunmaz. Aynı zamanda böyle bir koruma şekli Atatürk’ün kendisine hakarettir.
Atatürk’ü sevdiğini söyleyerek Atatürk üzerinden bir kesime baskı uygulamaya kalkanlar yapacakları şeyler için Atatürk’ün arkasına sığınmaktan vazgeçsinler. Atatürk’e hakaret ederek prim yapmaya ve şov yapmaya yeltenenler de meşhur olmak için kendilerine başka bir yol bulsunlar. Seven ve sevmeyeni -samimiler ise- bir araya gelip bu ülkenin kalkınması için neler yapabiliriz sorusuna yoğunlaşırlarsa bu ülkeye en büyük hizmeti yapmış olurlar. Yoksa gölge etmesinler.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.