Ramazan Yüce

Ramazan Yüce

Bir Tarım Politikamız Var mı?

Bir Tarım Politikamız Var mı?

Lisede okurken yedi bölgemizin hangisinde hangi tarım ürünlerinin yetiştirildiğini öğrenirdik. Hocalarımız bize "Ülkemiz bir tarım ülkesi. Tarım ürünlerimiz kendimize yettiği gibi başka ülkelere de ihraç edebileceğimizi" söylerlerdi. Biz de teknoloji, enerji ve sanayide yeterli değiliz ama en azından tarım ve hayvancılığımız var, kendi kendimize yeteriz derdik. Halkın büyük bir kesimi de geçimini tarım ve hayvancılıkla sağlardı.

 

Günümüz ve son yıllara geldiğimizde, bir zamanlar tarım ve hayvancılık ülkesi olan ülkemin yetiştirdiği tahılın ülkemize yetmediği, çoğu ürünümüzü dışarıdan ithal ettiğimiz görülmektedir. İthal ettiğimiz bu ürünler ülkede yetiştirilmiyor mu? Her biri bu ülkede ekilip dikiliyor. Burada "Madem bu ülkede ekim dikim var. Buna rağmen dışarıdan niçin ithal ediyoruz diyebiliriz. Dışarıdan gelen ürün, bizim burada yetiştirdiğimiz üründen daha ucuza geliyor. Yani bizim ürünümüz daha pahalı. Garip bir durum değil mi?

 

Devlet tarım ve hayvancılığı kalkındırmak için her yıl destek veriyor, teşvik açıklıyor, para dağıtıyor, uygun kredi veriyor, çiftçinin kredilerini yapılandırıyor. Doğal afetler dolayısıyla ürünü zarar gören üreticinin zararını karşılıyor, borcunu erteliyor. Sonuç, sıfır elde var sıfır. Biz yine birçok ürünü ithal etmeye devam ediyoruz ve çiftçi de öldüm-bittim diye ağlıyor. Gerçekten bir gariplik yok mu ortada?

 

Açıklamalara bakılırsa çiftçilik ve hayvancılık yapana devlet durmadan destek veriyor. Çiftçi ise gübre bu kadar oldu, ilaç şu kadar oldu, tohum bu kadar oldu, mazot uçtu gitti; girdi maliyetleri arttı. Tabir yerindeyse "Hakı b.kunu kurtarmıyor" diyor.

 

Eskiden çoğu kişi geçimini tarım ve hayvancılıkla sağlarken şimdi kırsal kesimde fazla genç nüfus da kalmadı. Tarım işiyle uğraşan ya ihtiyarlar kaldı ya da belli başlı köklü aileler. Tarımla uğraşacak insanımız kalmadı desek yanlış olmaz. Dua edelim ki bu işleri yapan Suriyeli ve Afganlılar var. Onlar da olmasa ne hayvanları güdecek çobanımız var ne de tarlada çalışacak insanımız.

 

Tahılın, gıdanın ve etin her geçen yıl silah olarak kullanıldığı günleri yaşıyoruz. Belki de yaşadığımız bu günler iyi günlerimiz. Böyle giderse tarlalarımız ekilip dikilmezse hiç şaşırmam. Çünkü şimdiden ürettiğimizi pahalı yiyoruz. Gıdayı pahalı tükettikçe gıda fiyatlarındaki bu artış, ister istemez enflasyon canavarını azdırmaktadır. Artan gıda fiyatlarından çiftçinin cebine üç kuruş daha fazla girse gam yemeyeceğim. Maalesef bu zamlardan üreticinin cebine para girmiyor.

 

Tüm bunlardan anladığım hangi ürüne ne kadar ihtiyacımız var, ne kadar ekildi? Verilen teşvikler nereye gitti, yerinde kullanıldı mı? Doğru dürüst planlama ve denetimin yapıldığını düşünmüyorum. Maalesef tüm iyi niyetlere rağmen bu ülkede planlı, programlı bir tarım politikamız yok. Bu ülkenin her türlü ürün ihtiyacının büyük bir kısmı ithal yoldan karşılanacaksa merak ediyorum bu ülkede Tarım Bakanlığı, il ve ilçe tarım müdürlükleri, ziraat odaları niçin var, anlamış değilim. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ramazan Yüce Arşivi

Mina

26 Aralık 2020 Cumartesi 00:01
SON YAZILAR