Tarih Bilmeme Sorunu
Bu zamana kadar birçok insanın “Tarih sevmem” dediğine şahit olmuş ve hep de yadırgamışımdır. Öte yandan tarih sevdiğini söyleyip, hiçbir araştırma yapmayan, denilen her şeye inanan, milletinin geçmişini bilmeyenler var. Bu ciddi bir sorun.
Tarih öyle sevilecek, sevilmeyecek, hobi, fobi, falan, filan değildir. Tarih gerçekliktir, yaşanmışlıktır, vazgeçilmezliktir. Tarih ile yaşayan, geçmişi ile övünen bir milletiz. Övünmekte de haklıyız. Ama bilmiyoruz, araştırmıyoruz, kendi milletimizin geçmişi konusunda cahiliz. Tarih bilmeden, anlamadan, gerçeklikleri görmeden hiçbir iş yapamayız.
Misal verecek olursak; Bugün gençlerimizin büyük bir çoğunluğu Avrupa’da yaşama hayalleri kuruyor, orada yaşamak istiyor. Niye? İzlenen bazı politikaların kendileri üzerinde negatif etkileri var. Bu ülkede bir gelecek göremiyorlar. Umutları yitip gitmiş. Dolayısıyla ülkeye ve millete aidiyetleri aşınmış, törpülenmiş. Kimse başını kuma gömmesin.
Birileri Mustafa Kemal’i anlatmak, adını anmak dahi istemiyor. Bunlardan bazıları kendilerine tarihçi diyor. Yukarıda bahsettiğim mevzu bile geleceğimiz açısından en tehlikeli durumlardan, en kötü senaryolardan biridir. Bunun önüne geçebilmek adına Mustafa Kemal’i ve Milli Mücadele’yi anlatarak geçebiliriz. “Bu şekilde ekonomik kaygılar, gelecek kaygısı gibi sorunların üstesinden nasıl gelinebilir?” diye düşünebilirsiniz. Düşünmeyin, hatırlayın. Türklüğün başına gelenlere üzülüp onu çok mu arıyorsunuz? O halde şunu iyi anlayın. Elinden bir şey gelmeyeceğini sanıp kimsenin meyus olmaya hakkı yok. Binlerce yıllık tarihimiz kimseye böyle bir seçenek sunmuyor. Atalarına da sunmamıştı. Ne çabuk unuttunuz, “Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur” sözünü.
Teknoloji, ilim, irfan ilerledi ve nitekim çağımızda sınırlar ortadan kalktı. Tüm dünya milletlerinin birbirini tanıyabileceği bir sürü platform mevcut. Özelliklerini yakından öğrenebileceğimiz bir ortam var. Onların özelliklerine karşı bizim özelliğimiz nedir? Biz milletimiz milliyetinden uzaklaşmanın bedelini çok gördü. Osmanlı topraklarında yaşayan birçok kavim, kendi milliyet ülkülerinin peşlerinde koştu. Biz ne olduğumuzu, ne yapmamız gerektiğini o zaman anladık. Anladık ki, bizim eksiğimiz kendimizi unutmakmış…