Cümlenin istirahat hali
2022 yılının ikinci ayının içerisindeyiz. Yeni yıldan umut ve beklentiler yılın ilk gününden itibaren kursağımızda kalırken, haliyle bu köşeden yazıp çizdiklerimiz de bir o kadar sertleşti. Daha ‘soft’ konulardan yazmak için başladığım bu işte böyle bir noktaya geldim. İçerisinde bulunduğumuz şartlara bakıldığında böyle olmaması zaten anormal olurdu değil mi?
Zammın birine alışamadan diğeri başlıyor. Borç içerisinde adeta boğuluyor milletimiz. Düşük açıkladığı enflasyon, işsizlik rakamları yüzünden iyice güven kaybeden bir kurum, temel gıda ürünlerini dahi almakta zorlanan hatta bu ürünlerin bazılarından vazgeçen bir millet, kapanan iş yerleri derken bir de faturalar çıktı. Herkes şikayetçi bu elektrik ve doğal gaz faturalarından ama bence henüz büyük bir reaksiyon göstermedi millet. Henüz sözünü söylemedi. Bazen düşünüyorum; bu sağda solda gördüğümüz rüzgar güllerinin Türkiye’nin enerjisine ne gibi ya da ne kadar katkısı var diye ama tam bir muamma…
Tüm bunlar olup giderken, bir çocuğun siyasete alet edildiğini de gördük. Bir çocuğun siyasete alet edilmesi gerçekten çok üzücü bir durum. Bunu da yazmadan geçmeyeyim dedim…
Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin en yakın dostu ve hocası olarak bilinen Şems-i Tebrizi’nin meşhur bir sözü var ya, “Susmak cümlenin istirahat halidir; istirahat bitince çıkan cümle dinç olur. Çok konuşup cümleyi yorma, yoksa cümle alem yorulur” diye. Yukarıda bahsettiğim reaksiyon ve suskunluk hali var ya millette; bu millet konuşmaya başlarsa cümle alem yorulacak. Üzerine basa basa söylüyorum; geçim derdi yaşayanlar, zamlardan bunalanlar, hayat pahalılığından, borçlarından dem vuranlar ve tüm bu yaşananlardan şikayetçi olanlar aslında henüz sözlerini söylemedi…
Dolayısıyla ben de sözleri fazla uzatmayayım, bu mevzuya şimdilik burada son vereyim.
Esenlikler diliyorum.