Böcek olmak
Geçenlerde Franz Kafka’nın ‘Dönüşüm’ isimli eserini okuma şansı buldum. Gerçekten enteresandı. Kafka’nın değer algılarını oldukça sivri bir dille aktardığı bir eser. Bu kitabı okumayanların bu yazıyı okumamasını baştan söyleyeyim yoksa spoiler yersiniz.
Kitabı okuyanlar bilir; Gregor Samsa işe gitmek için kalkmaya çalışır ancak bunu yapamaz. Çünkü elleri yoktur, onun yerine birbirinden bağımsız hareket eden çok sayıda bacağı vardır. Samsa’nın bedeni böceğe dönüşmüştür. Ancak aklı bir insan gibi çalışmayı sürdürmektedir. Böyle bir durumda bile Samsa hala işe gitmeyi, geç kaldığını aklından geçirmektedir. Tuhaf, ilginç.
Samsa, sanayi toplumunun yalnız ve çaresiz bir üyesi. Böceğe dönüşmesine rağmen bunu önemli bir sorun olarak düşünmüyordu. Bilincinde hiçbir değişim yok. Böcek olmuş ama en büyük sorun işini kaybetme korkusu, riski.
Bir sabah uyandığında bir tür böcek olduğunu fark ediyorsun, ailenin günler geçtikçe sana tahammülü giderek azalıyor. Her şeyinizi yitiriyorsunuz ve en sonunda kendi kendinizi yok ediyorsunuz. Aslında bizim bugün yaşadığımız şey bu değil mi? İnsanlığımızı yitiriyoruz işte. O taraftan bakın mevzuya. Değerlerimizi yitiriyoruz. Kafka’nın hayal gücü epey genişmiş diye düşünsek de ilk başlarda, daha sonra anlıyoruz ki günümüz dünyasında insanlığımızı kaybetmiş, çoğumuz birer böcek olmuşuz.
Ailesinin dahi Samsa’yı evde istememesinin nedeni ekonomik nedenlere dayanır. Aynı zamanda ‘elalem’ karşısında duyulan utanca. Kitabı okuduğumda bende uyandırdığı duygu ekonomik kaygıdan ziyade kişinin standart kalıba uymayan profilinin karşı tarafta bir böcek gibi tiksinti uyandırmasıydı. Bu duruma ekonomik açıdan yaklaşılabileceği gibi sosyokültürel kalıplar açısından da yaklaşılabilirdi ben de öyle yaptım. Hayatta sizin için böcek olarak tanımlayabileceğiniz birileri var mı? Benim için var ne yapsam da bu önyargımı kıramıyorum: zenginler…