“Sivil hassasiyet” yalanı
Türk Silahlı Kuvvetleri 20 Ocak tarihinde Suriye'nin kuzeybatısında bulunan Afrin'e yönelik başlattığı “Zeytin Dalı” Harekatı 27’inci gününü geride bırakırken harekât kapsamında 32 askerimiz şehit oldu. Düğüne gidiyoruz’ diyen 32 yiğidimizi şehadete uğurladık.
Artık hepimiz biliyoruz ki, DEAŞ, PKK/PYD ve FETÖ arasındaki hem gizli hem de kirli ittifak ile başta ABD olmak üzere bir çok Avrupa ülkelerinin destek verdiği bu hain terör örgütleri ile Afrin’de yürütülen operasyona karşı içeride karşıt cephe oluşturmak için ter ve dil dökenler de bizim nazarımızda bu kirli ittifakın bir parçasıdır.
Biz, bütün inanmışlığımızla bir kez daha haykırıyoruz; onlar ölümü öldürdüler ve ölümsüzlük otağını mesken tuttular. Zeytin Dalı Harekâtının gerekçelerini ve hedeflerini, anlamakta zorlananlar, yanlış anlamak için çırpınanlar, çarpıtarak anlatmak için kıvrananlar var.
Türkiye’nin terörle haklı mücadelesini terör örgütlerine yönelik ‘bitirici darbe’ hamlesini, ‘savaş’ olarak göstermeye kalkışanlar var.Sözüm ona müttefik ve dost ülkelerin Türkiye’ye yönelik örtülü savaş ilanını, ‘sivil hassasiyeti’ ambalajıyla perdelemeye çalışanlar var.
Afrin’de yaşananlar üzerinden ortaya çıkan iki fotoğraf var. İlki; küresel terörle mücadele konusunda bedenini taşın altına koyan, Türkiye’dir. İkincisi ise terör örgütlerinin sırtını sıvazlayan, silah ve mühimmat yardımlarıyla terör örgütleriyle stratejik ortaklık kuran, bu şekilde Türkiye’nin yoluna taş koymaya çalışan küresel şer şebekeleridir.
Afrin emperyalist aklın çöküşünü sağlayacak, sömürgeci devletlerin Ortadoğu’dan göçüşünü hızlandıracak iradenin karargâhıdır. Suriye’de oluşturmak istedikleri düzen öyle kirli bir düzen ki; tarihte eşine pek az rastlanır şekilde milyonlarca insanı katletti, yerlerinden yurdundan etti.
Bu, emperyalizmin ‘böl,parçala,yönet’ stratejisidir. Böl,parçala,yönet stratejisi, emperyalizmin masa başında kurguladığı ve bizim medeniyet coğrafyamızda birkaç asırdır uyguladığı bir şiddet stratejisidir.Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerinde uygulanmıştır. Bu stratejinin uygulama aparatı, terörizmdir. Kullanışlı aptalları, terör örgütleridir.
Sözde barış isteyen sözüm ona medeni ülkeler, uluslararası hukukun oluşturduğu sızıntılardan faydalanarak bu hakikati gizlemeye çalışsa da, ortalığa saçılan cüruf, çirkef her şeyi ayan beyan bize göstermektedir. DEAŞ’ı, PKK/PYD’yi ve FETÖ’yü bu noktadan değerlendirdiğimizde, ülkemizde ve bölgemizde son beş yıldır yaşananları daha net anlamış oluruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.