16 Nisan tarihinde yapılacak olan referandum oylaması öncesinde şimdi bütün partilerin konuştuğu konunun başında kararsızlar gelmektedir. Günden güne artmaya devam eden kararsızlardan kendi görüşlerine yakın olanları sandığa götürmeyi başarabilen referandumu da kazanacaktır.

Hemen her seçim öncesinde yapılan anketlerde katılım ve sonuçlar arasında bir paralellik olduğunu düşünenlerin sayısı çoktur. Sandığa ne kadar çok kişi giderse o kadar başarılı olunur diye yaygın bir kanı vardır.

Ancak her seçimin sonucunda da sonucu belirleyen kriterin sadece katılımın fazlalılığı değil kimin sandığa daha çok seçmenini götürdüğü olduğu görülmektedir. 16 Nisan tarihinde de yine sandığa daha çok seçmeninin gitmesini sağlayan taraf kazanacaktır.

“Evet” ve “hayır” kampanyasını yürüten siyasi partilerin kendi yandaşlarını sandığa gitmelerini sağlaması sonucu etkileyecektir. Çünkü ülkemizin değişik bölgelerinde özellikle kadınların seçim sandığına ilgisinin azlığı kaçınılmaz bir gerçektir.

Gençleri ve kadınları yapılacak propaganda çalışmaları ile sandığa götürmeyi başaran taraf, referandumdan da galip ayrılacaktır. Zaten siyasi bir partiye üye olanların sandığa gideceği varsayımından olaya bakacak olursak, kırsal kesimdeki kadınların seçime etkisi kaçınılmazdır.

Referandumun iki ucunu temsil eden Ak Parti ve CHP seçmenlerinin referandum sandığına ilgisi bir hayli fazla gibi gözükmektedir. Bunun yanı sıra MHP seçmeninin sandığa gitme konusunda çeşitli sıkıntılarının olduğu da bir gerçektir.

MHP’li seçmenin “evet” ve “hayır” arasında gidip geldiği, Anayasa değişikliğinin etraflıca anlatılması halinde konuyu daha iyi anlatanın kazanacağı da bir gerçektir. Bu ikilem içerisindeki MHP’lilerin sandığa olan ilgisi günden güne azalmaktadır.

Sonuç olarak “evet” ve “hayır” kampanyasını destekleyen siyasi partilerin kendi tabanlarına kendilerini en iyi şekilde anlatmaları ve onların sandığa olan ilgilerini sağlamaları halinde başarılı olacakları kesindir.