Felaketler Yılı
Kolay kolay hafızalardan silinmeyecek bir yılı geride bıraktık. Bir yolu olsa da 2020 yılı hafızalarımızdan silinse. Çünkü öyle felaketler yaşandı ki, insan yeni bir yıla girerken sevinemiyor…
Her şeyin allak bulak olduğu bir dönemde nasıl sevinelim ki? Depremi, salgını, orman yangınlarını, yoksulluğu, açlığı, savaşı bünyesinde barındıran, kabus dolu bir seneyi geride bıraktık. Resmen bütün kötülükler, olumsuzluklar bu yılda toplandı. Bu uğursuz sene masum canlarımızı kazalarla, felaketlere ve hastalıklarla aldı. Bana o kadar uzun geldi ki, sanki bitmeyecekmiş gibiydi. Halbuki nasıl da büyük beklentilerle, umutlarla girmiştik. Teşbihte hata olmaz; İsmine ‘Noel Baba’ denilen şahsiyet sanki bize salgın hastalıkların en belalısını armağan etti de gitti. Belçika’dan aldığımız bilgiye göre, sonunda kendi de yakalanmış bu illet salgına…
Bu lanet salgının sosyal ve ekonomik etkileri kolay kolay silinmeyecek. Tüm değerlerimizi zedeledi. İnsanlarla aramıza mesafe koydurdu. Bir gün bitip bitmeyeceği de tam olarak belli değil. Dünya tarihinde böyle bir şeyin eşi, benzeri var mı bilmem. Hep acı biriktirdi. İşte böylesi bir ruh hali ile bir yılı geçirdik.
2020 tam bir felaketler yılı oldu. Moralimizi, motivasyonumuzu kaybettik. Umutsuzluk yaşamları altüst etti. Ekonomi bozuldu, eğitim sekteye uğradı. Tüm bu yaşadıklarımız elbette yılın kabahati değil. Tesadüf de değil. Dengesini bozduğumuz doğa, ademoğlundan intikam alıyor. Özellikle son zamanlarda yaşadığımız kuraklık, kaygı ve endişelere neden oluyor. İsraf ve savurganlık yüzünden kaynakları tükettik. Doğa adeta “ben tükendim sizi de tüketeceğim” diyor.
Hepimize düşen sorumluluklar var. Umut ediyorum; yeni yılda doğaya karşı sorumluluklarımızı yerine getiririz. Böylece insanlık, ortak belalardan kurtulmuş olur. Dileğim, bir daha 2020 senesindeki gibi felaketlerin ve acıların yaşanmamasıdır…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.