Türkiye’nin yıldızının son yıllarda parlamaya başlaması ile birlikte endişeye düşen Avrupa ülkeleri, artık ülkemizi seçim propagandası olarak kullanmaya başladılar. Hollanda’dan sonra şimdi de Almanya Türkiye düşmanlığı ile oy toplamaya çalışıyor.

Almanya’da iktidar olması muhtemel iki partinin başkanı Türkiye’yi AB görüşmelerinden atmakla tehdit ediyor. 16 Nisan tarihinden önce başlayan gerginliğin somut bir göstergesi olarak bizi AB’den atmakla korkutmaya çalışıyorlar.

Ak Parti’nin ülkelerinde propaganda yapmasını istemeyen Avrupa ülkeleri, istedikleri sonuç alınmayınca saldırının dozunu artırdılar.Bu noktadan başlayan çatışmaya Almanya’daki FETÖ’cülerin iade edilmemesi, Türkiye’deki Alman gazetecilerin ve insan hakları savunucularının tutuklanması eklendi.

 Şimdi AB’nin lokomotifi Almanya, Türkiye’yi Avrupa’dan dışlamak gibi bir söylem peşine takılmış, bunu da seçim malzemesi olarak sunmakta. Zaten dağılmakta olan AB’ye Türkiye’nin sanki ihtiyacı var gibi.

Zaten son yapılan kamuoyu yoklamalarına bakıldığı zaman ülkemiz insanlarının neredeyse yüzde 70’i Avrupa Birliği’ne girmemekten yana. Çünkü Avrupa Birliğine girmenin ülkemiz için bir cazibesi kalmadı. AB, kendi içinde parçalanmaya başladı bile. İngiltere bu birlikten çıkmak istiyor. Fransa ve İtalya AB ilkelerini kulak ardı ediyor. Çatırdamakta olan bir birliğe girmenin pekte bir anlamı kalmadı.

 Şu gerçeği de hiçbir zaman unutmayalım. AB yöneticilerinin yıllardır söylediği söz AB’nin bir Hristiyan kulübü olduğu ve Müslümanlara yer olmadığıdır. Türkiye Ortadoğu ülkeleri ile komşu, nüfusu 80 milyon, ekonomisi ileriye doğru gitmekte olan ve Recep Tayyip Erdoğan gibi bir lidere sahip olan bir ülkedir.

Bundan önce bir cent için avuç açan ülkeyi karşılarında bulacaklarını sanıyorlarsa yanılıyorlar. Türkiye, artık yardım yapan ve mazlumlara kanat geren bir ülkedir. Gelişmesi ve yatırımları ile dünyanın ilk beş ülkesi arasına girmeyi amaçlayan büyük bir ülkedir. Şurası hiç unutulmasın ki, bizim AB’ye değil AB’nin bize ihtiyacı var.