YAŞATILAN KONYA EVİNDE, YAŞATILAN KONYA KÜLTÜRÜ
Son bir buçuk- iki aydır Koyunoğlu Konya Evi’nde bir hareketlilik var. Konya’ya gönül vermiş aydınlarımızın, Konya sevdalılarının toplantılarda ya da kendi aralarında dile getirdikleri özlemler gerçekleşti. Konu; Konya kültürünü bilmeyenlere bu kültürü anlatmak ve bilenlerle yaşatmaktı. İşte bu özlem, Konya Fikir Sanat Kültür Adamları Birliği Başkanı Seyit Küçükbezirci ve Koyunoğlu Müzesi Müdürü Hasan Yaşar işbirliği ile bu gerçekleştirildi.
Rahmetli R. İzzet Koyunoğlu’nun yaşadığı ev restore edilip yeniden döşenerek düzenlendi. Çoğu İzzet Koyunoğlu’na ait olan eşyalara otantik özelliği olan eşyalar da eklenerek bu mekân ziyaretçilere açıldı. Koyunoğlu Konya Evi tipik bir memur evi örneğidir. Zamanında kalburüstü ailelerin oturduğu Topraklık semti; en eski Konya semtlerinden olup, yerli halkın imrenerek oturmak istediği bir semtti.
Daha önce de yazmıştım, bu kez biraz daha ayrıntıya girmek istiyorum. Kapının tokmağı tıkırdatılınca çan sesiyle birlikte kapı açılıyor ve Konya giysileri içinde evin gelini sizi karşılıyor. Konuşmalar hepten Gonyalıca“buyurun- buyurun, amanın maşallah kimler gelmiş? Hoş geldiniz sefa geldiniz.” Ben Konya geleneği gereği “Erkeğiniz var mı?” diyorum. Var, var, yukarıda.” Yanıtı alıyorum. Konya evinin gelini önce mutfağı tanıtıyor, sonra genellikle kadınların gün boyu oturdukları ve konuk kabul ettikleri odayı. Bu odayı küçük haremlik olarak düşünebilirsiniz. Sonra yukarıya çıkılıp geleneksel olarak mabeyin denilen memur evinde sofa olan bölüme geçiyoruz. Sofaya açılan iki oda var. Biri beşikli sandıklı gelin odası, öteki de Kemal odası. Kemal odası evin erkeğinin oturduğu ve konuk kabul ettiği odadır. Burada mangal, duvar halısı, av tüfeği gibi fazladan eşya bulunmaktadır. Yukarı katta bulunan evin erkeğini temsil eden İbrahim Efendi de geleneksel giysiler içinde ve Gonyalıca konuşarak memur evinin bu bölümünü tanıtıyor. Bu fasıl konuk uğurlamayla sona eriyor.
Şimdi sıra geldi geleneksel bir iftar sofrasına. Tahta sofraların altına sofra bezi serilmiş. Sofra üstüne de hurma, su, şeker ve salata türünden iftariyelikler hazırlanmış. Top atılınca, duadan sonra sofradaki iftariyeliklerle oruç açılıyor arkasından yoğurt çorbası… en son tatlı, bulgur pilavı, kavun ve karpuzla yemek faslı da tamamlanıyor. Sonrası sade kahve, çay… daha sonra koyu bir sohbet…
Sohbet dedik; nasıl bir sohbet? Eh Konya’nın aydınları da “alıvırdım, satıvırdım” anlatacak değiller ya. Sohbet konusu yine Konya üstünedir. Saygın akademisyenlerimiz tarafından pek çok konu dile getiriliyor. Bizler de yeni konularla ya da sorularla sohbete katılıyoruz. Pek çok konu konuşulup tartışılıyor. Arada bir şaka yapılıp, gülüşmeler eksik olmuyor. Çünkü bunlarda bizim yerli kültürümüzün birer parçası. Geleneksel orta oyunu canlandırması ve ders verici bir öykünün anlatılması da bir ramazan geleneğidir ki bu sevinci de yaşadık.
Dostlarla bir araya gelmenin, geleneksel bir memur evinde geleneksel bir iftar açmanın huzuru içinde vedalaşıp ayrılırken saat gecenin 12’sine gelmişti.
Her cumartesi saat 16.00’da Koyunoğlu Konya evi bahçesinde ikindi sohbetleri sürecektir. Meraklıların da katılımları bekleniyor.