TC. VE TÜRK…
İnsanlık Tarihi’nin Türklerle başladığı bilimsel olarak gün gibi ortada duruyor. Yerli ve yabancı bilim insanları hangi taşı kaldırdılarsa, altından; Türklerin atalarının yani Ön Türklerin çıktığını gördüler ve açıkladılar. Bu gerçekleri bilenler bilmeyenlere anlatsınlar.
Türklük, Atatürk’ün kurduğu cumhuriyetle anlam kazandı. Daha önce “Türk’üm” demeye utanılırken Türkiye Cumhuriyeti’yle birlikte “Türküm” demek onur kaynağı oldu. Konular uzun ve önemli olduğundan zaman, zaman yeri geldikçe bu önemli konulara değinmekle yetiniyoruz. Oysaki bu konularla kaç cilt kitap yazılabilir? Ömür boyu bu konuda çalışan bir yazarın ömrü bu konuları yazmaya yetmez.
İçeride olsun dışarıda olsun birilerinin Türklerle, Türklükle bir alıp veremedikleri olmalı ki “Türküm” demeye ya utanıyorlar, ya korkuyorlar ya da insanlık Tarihi’nin özünü oluşturan Türk Tarihi’nden haberleri yok.
Salı günü Milli Eğitim Meram ilçe binasına yeni bir tabela takılıyordu. Dikkatimi çektiğinden durup baktım, tabelada TC yok. Son günlerde Kızılay madensuyu şişelerindeki etiketler değiştirilmiş ve “Türk Kızılay’ı” kaldırılıp yerine yalnızca “Kızılay” yazılmıştır. Sokakta bulduğum eski bir madensuyu şişesiyle marketten aldığım madensuyu şişesini karşılaştırıp bu garip olayın birebir tanığı oldum. Geçmiş yıllarda; Kızılay’ın kendisinde ve yan kuruluşlarında hiçbir Atatürk resmi ve Türk bayrağı bulunmuyordu. Şimdi var mı? Bilmiyorum. Ama olacağını da sanmıyorum. Kim ne derse desin bu işler bilerek, dikkat çekmeden yavaş- yavaş, alıştıra- alıştıra yapılıyor.
Geçenlerde Konya Öğretmenevi’nde Atatürk resmi olmadığını yazdım. İlgilenen olmadı. Eğitim sendikaları ile telefonla görüştüm yine bir ilgilenen çıkmadı.
Önce hükümet konaklarının tabelalarıyla başladılar, sonra Ziraat Bankası’yla sürdürdüler. Resmi ve yarı resmi kurumların yüzde doksanında Atatürk resmi de bayrak da yoktur. Örneğin özel hastanelerin çoğunda Atatürk resmi ve bayrak yoktur. Bunların içine öğrenci yurtlarını, özel dershaneleri, kursları, bankaları, çoğu PTT şubelerini falan katabiliriz. Bazı resmi kurumlarda çerçevesi kırık dökük, isten pisten sararmış Atatürk resimlerine ve yırtık pırtık, rengi solmuş Türk bayraklarına da rastlamaktayım.
Türklere ve Türklüğe, Atatürk’e, Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı verilen bu yoğun savaşın nedenleri herkes tarafından az çok biliniyorken neden tepki verilmiyor? Bu tepkisizliğin nedenini iyi anlamak gerek. Oynanan oyunların farkına varılmamış mıdır? Bu oyunların Türkiye Cumhuriyeti’nin temel yapısını bozacağı, bölünmeye doğru gidildiği görülmüyor mu? Bu oyunlarla siyasal İslamcılar ile etnik milliyetçi Kürtlerin ekmeklerine yağ sürüldüğü hâlâ bir sır mıdır? Yoksa bu tepkisizliklerin altında korku, duyarsızlık, cahillik, çıkar hesapları gibi durumlar mı vardır? Bu sayılıp dökülenlerin hepsinin yanında bir de bana necilik vardır ki; en korkunç olan da budur. Bir zamanların çılgın Türkleri, şimdi yılgın Türkler mi oldular? Tabelalardan TC harflerinin silinmesine, duvarlardan Atatürk resimlerinin indirilmesine, candan kutsal bildiğimiz al bayrağımıza yeterince saygı gösterilmemesine mutlaka tepki verilmelidir. Birlik, dirlik, barış içinde yaşamak varken toplumu siyasal dincilik adına, mezhep adına, etnik milliyetçilik adına kışkırtarak bölüp parçalamak kimlerin ekmeğine yağ sürer?
Bir kez daha dikkatinizi çekerim, bu oyunlar; Türkiye üzerine oynanıyor, cumhuriyet üzerine oynanıyor, siyasal dincilik ve etnik Kürt milliyetçiliği kullanılarak oynanıyor.
Herkes bir kez daha iyice bir düşünüp taşınsın. Bu oyunlar; şehit kanlarıyla sulanıp, binlerce şehidin kanlarıyla kurtarılıp, korunan bu topraklarda yaşayan hiç kimseye iyilik getirmez.
Yazarla iletişim GSM. 05053214840