MUCİZE TOHUMLAR!
Vahşi kapitalizm nereden ve nasıl gelirse gelsin her türlü kazancı meşru sayar. Bunun en somut örneği genetiği değiştirilmiş tohum üretip satmaktır. ABD ile İsrail dünya insanlarının başına bir belâ sardı ki zararını hem bugünün insanları çekiyor hem de gelecek kuşakların insanları çekecek. Yeryüzü ülkelerinin hemen tümünün her türlü tohum gereksinimini ABD ve İsrail karşılıyor. Bu iki ülke yeryüzünün hemen bütününe genetiği değiştirilmiş tohum satarak tohum tekelini ellerinde tutuyorlar.
Geleneksel tarımda ekilen tohumdan alınan bir kısmı, bir sonraki ekim için tohumluk olarak ayrılırdı. Yeryüzünün pek çok yerinde olduğu gibi Türkiye’de de bu geleneksellik yasaklandı. Yerli tohumculuk 2004 yılında çıkarılan 5042 sayılı yasa ve 2006 yılında çıkarılan 5553 sayılı yasayla yasaklanıp uymayanlara ağır cezalar getirildi. Yabancı tohumculuk şirketleri Tohumcular Birliği bünyesinde Türkiye’de denetimler yapmaktadır. Bu yüzden yerli tohum ne alınıp satılabiliyor ne de ekilebiliyor.
ABD yeryüzünde ilk tarımın yapıldığı yerlerden olan Irak’ı işgal ettiğinde ilk işi tarıma el atmak oldu. ABD’nin en büyük tarım ve tohum şirketi türlü zorlamalarla Irak’a genetiği değiştirilmiş tohum sattı. Ancak beklenen verim ve sonuç alınmayınca, umudunu ABD tohumlarına bağlamış ekiciler büyük zararlarla karşılaştılar. Bu tür olaylar ve zararlar Hindistan’da da yaşandı. Türkiye ekicileri de 2004 yılından bu yana çok büyük zararlarla karşılaşmaktalar. ABD ve İsrail tohumları yüzünden çekilen zararlar Türkiye ekicilerini öyle etkiledi ki tarımsal verim yarıya düştü. Böylece tarım bitme noktasına gelindi. ABD ve İsrail’in sattığı genetiği değiştirilmiş tohumların verdiği zararların yanı sıra birçok ürüne konulan kotalarda ayrı zararlara yol açtı.
Türkiye’de tarım ve hayvancılık son günlerini yaşıyor. Birçok tarımsal ürüne kota konulmasaydı ve dışarıdan tohum ve tarım ürünleri alınmasaydı, ekiciler böyle zararlarla karşılaşmazlar; en azından karınlarını doyurmuş olurlardı. Oysa dışarıdan buğday, pamuk, şeker falan alarak yerli ekiciler bir kez daha zarara uğratılıyor.
Devletin ekicilere destek olarak verdiği mazot parası, tarla parası gibi destekler gerçek sahiplerine ulaşmıyor. Devletten alınan destek paraları tarımsal üretimle ilgisi olmayanların cebine giriyor. Gerçek ekiciler ise borç batağında çırpınıyor, banka hacizleriyle elindeki toprağını da kaptırıyor.
Türkiye 2007 yılında Uluslararası Yeni Çeşitleri Koruma Birliği’ne üye oldu. Böylece Türkiye topraklarındaki biyolojik çeşitlilik tehlikeye düştü.
Bütün bunlar bir yana, dışarıdan alınan genetiği değiştirilmiş tohumların kanser yaptığı ve son yıllarda çok görülen kanser hastalığının en çok bu tohumlardan kaynaklandığı yıllardır yazılıp anlatılıyor. Bilim adamları ciddi çalışmalar yaparak raporlarını Dünya Sağlık Örgütü’ne veriyorlar. Uluslararası sağlık ve tıp kongrelerinde ana konu; genetiği değiştirilmiş tohumların insan sağlığına ve çevreye verdikleri zararlar.
Sonuç olarak; vahşi kapitalistlerin gözleri asla doymuyor ve her ne pahasına olursa olsun kendi çıkar hesaplarını düşünerek hareket ediyorlar. Geri bırakılmış ya da gelişmekte olan ülkeler bu paragöz kapitalistler için iyi bir pazar oluyor. Parayı kapitalistler kazanıyor zararlarını da geri bırakılmış ya da gelişmekte olan ülkelerin insanları çekiyor.