Küpeli Dağı ve Ferzune Mağarası
Seydişehir’in en yüksek dağlarından biri olan Küpeli Dağı geniş bir alana yayılmakla birlikte, volkanik, oldukça kayalık ve diktir. Böğürleri sert kayalar ve uçurumlarla dolu olduğu için tırmanış yapmak büyük ölçüde zordur. Zirveye ulaşmak için belirlenen rotalar çabucak kaybedilebildiğinden, deneyimli bir rehber olmadan zirveye ulaşmak tehlikelidir. Yüksekliği 2865 metre olan görkemli, haşmetli Küpe Dağı çok ormanlık olup, burada iklim günde birkaç kez değişebilir.
Küpeli Dağı; Seydişehir’in ünlü mesire yeri Kuğulu Park’ın üstündedir. Kuğulu Park’ın güney batısına doğru izlenen bir rotayla zirveye ulaşılır. Kuğulu Park yakınlarında klasik döneme ait Vervelit şehrinin kalıntıları, kuzeyinde ise ılıcalar vardır. Uzunluğu 28 km. olduğu söylenen Ferzune Mağarası Kuğulu Park’ın tam güney üstünde kayalık ve ormanın içine gizlenmiştir. Geniş bir girişi vardır. Girişin sağ ve soluna oyuklar kazılmıştır. Mağara biraz ileride sola ve sağa dönemeç yaparak uzun bir tünelle devam eder. İlk dönemecin solunda içi harçla sıvanmış Roma dönemine ait bir su sarnıcı vardır. İleride tünel daralınca sürünerek bir sonraki tünele geçilir. Bizim gördüğümüz üç tane su havuzu daha bu tünellerin içindedir. Mağara yer yer bollaşarak, yer yer tüneller şeklinde uzar gider. Ucunun nereye çıktığını henüz kesin olarak bilen yok. Gördüğüm kadarıyla bu mağara bir doğal oluşumdur. Ama Roma döneminde askeri karakol, kışla ya da kale olarak kullanılmış. Mağara içindeki havuzlar da su gereksinimini gidermek için yapılmışlardır. Yeri gelmişken, bu çevredeki antik bir kentten söz etmek istiyorum. Bu kentin kalıntıları Kızılcaköyü güneyinde bulunan Asartepe’dedir. Tarihteki adı; Amblada olup, Psidya kentidir ve Psidya’nın Konya sınırları içindeki tek kenti olduğu için önemi büyüktür.
Sayın Mehmet Bildirici Yeni Gazete-Cönk ekibinin 2. cildinde Amblada kenti hakkında ayrıntılı bilgiler vermektedir. Özet olarak bu bilgileri sunuyorum.
“… M.Ö. 334 yılında başlayıp, yörenin Roma yönetimine geçmesi arasında geçen süre Helenistik dönem olarak bilinmektedir. Helenistik öncesi Psidyalılar’ın yaşadığı bölge ve yaşadıkları kentler Isparta ve Burdur İlleri dahilindedir. Yörenin yerli halkı olan, kendi dili ve gelenekleri bulunan Pisidyalılar’ın Konya ili içindeki tek kenti Amblada’dır. Pisidyalılar tarihte ilk defa Pers (İran) İmparatorluğu ordusu içinde görülürler. Dillerine ait tek bir kitabe Isparta Eğirdir’de görülmüştür. Amblada kentinde, başkenti Pergamon (İzmir-Bergama) krallarına ait M.Ö. 2. yüzyıla tarihlenen yazıtlar bulunmaktadır. Bu yazıtlardan Amblada’nın Bergama Krallığı’nca yönetildiği ve önemli bir merkez veya askeri koloni olduğu görülmektedir. Bu süre M.Ö. 188-133 yıllarını kapsamaktadır. Bu sürede kral olanlar şöyledir: II. Eumenes (M.Ö. 197-159), II. Attalos (M.Ö. 159-138), III. Attolos (M.Ö. 138-133).
Kent daha sonra Roma’nın himayesinde kurulan ve tanınmış kralı Amintas olan Galata Krallığı içinde bulunmuş (M.Ö. 43-25) daha sonra Roma yönetimine girmiştir… Almanca Kitapta Bergama Kralının emirlerini gösteren 3 yazıt bulunmaktadır. Bu üç yazıt Helenistik döneme ait Konya yöresinde bulunmuş yegane yapıtlardır… Bu yazıtların daha sonrakilerden bir farkı da krallık buyruklarının Amblada kentinde açıklanmasıdır. M.Ö. 168 yıllarında Ankara’ya yerleşmiş bulunan Galatlar tarafından Amblada tehdit edilmiş ve Bergama’dan gelen askeri yardımla kurtulmuştur. Kent Bergama’ya borçlanmıştır. Bu borcun kaldırıldığından söz edilmektedir. Yazıt 2’de kentin serbest bırakılması garanti altına alınıyor ve esirler serbest bırakılıyor. Son yazıtın ise, son Kral Attalos 3 döneminde olduğu ve kral tarafından şerefli kararlar aldığı belirtiliyor. Herhalde ileride yapılacak kazı ve çalışmalar bu ilginç kenti aydınlığa çıkaracaktır."