Aşınmanın getirdiği korkunçluklar
Pislik kokan konuları yazmayayım, iyi şeyler yazayım diyorsam da duramıyorum. Hepimizin ve herkesin bir toplumsal sorumluluğu var. Ben kendi adıma, üstüme düşen toplumsal sorumluluklarımı yerine getirmediğim de ya da getiremediğim de rahatsız oluyorum.
Her gün cinsel taciz, tecavüz, istismar gibi olaylar basında yer alıyor. Nasıl bir toplumda yaşıyoruz ki, nasıl arızalı bir toplum haline dönüşmüşüz ki tacizsiz, tecavüzsüz, istismarsız bir gün yaşanmıyor. Bu pislik olaylar yalnız bizde değil yeryüzünün en kuytu köşesinde bile yaşanıyorsa da önce kendimize bakmamız gerek.
Nizip sığınmacı kamplarında yaşanan ve 2015 yılında başlayıp yeni ortaya çıkarılan çirkin bir olay: Kampın temizlikçisi küçük çocuklara para vererek taciz etmiş ve üç çocuğun kamptan kaçtığı söyleniliyor. En düzenli, en rahat kamp olarak tanıtılan bu kampta böyle olaylar olabiliyorsa öteki kampların halini siz düşünün. Kamplarda yaşanılan rezillikleri yurt içine dağıtılmış sığınmacı Suriyelilerden duyuyoruz. Söylenilenler doğruysa bu kamplarda Her türlü rezalet ve insanlık dışı olaylar yaşanmaktaymış. Merak ettiğim konu şu; Bu kampların sorumlusu, güvenlikçisi, bekçisi, denetimcisi falan yok mu? Ya, var göz yumuyorlar ve aynı rezillikleri onlar da yapıyorlar ya da yok.
Yurt içine dağıtılmış sığınmacılar da bu konuda o kadar rahat değiller. Zorla fuhşa zorlananlar var, yokluktan dolayı fuhuş yapanlar var. Kuma olarak satılanlar, elden ele dolaştırılanlar var. Yani konuya hangi açıdan bakarsanız bakın ahlak, insanlık ayaklar altında sürünüyor. Özellikle batı toplumları başta olmak üzere her yerde korkunç bir aşınma söz konusu.
Yalnızca bir günlük haberlerin içinden yalnızca birkaç tanesini kısaca anlatmak bile tiksinmeye yeter. İstanbul Bağcılar’da bir müdür yardımcısı cinsel istismar suçuyla mahkemeye veriliyor, suçlu görevine dönerek aynı suçu işlemeyi sürdürüyor ve hakkında yeniden dava açılıyor. Bir başka haberde, 12 yaşındaki bir çocuğun ölümünden sonra tecavüze uğradığı ortaya çıktı. Adana’da polis müdürü, makamında 17 yaşındaki kıza cinsel istismarda bulundu. Afyonda bir temizlikçi 7 yaşındaki kıza cinsel istismar etti. İstanbul’da 2011 yılında bir müdür yardımcısına cinsel istismar suçundan dava açıldı, delil yetersizliğinden beraat etti ve görevine dönünce 5 erkek çocuğa cinsel istismarda bulundu. Bursa sevgi Evi’nde çocuklara cinsel istismar olayı yaşandı. Bu örnekler yalnızca bir gün içinde basına yansıyabilen olaylardan yalnızca birkaçıdır. Söylemesi zor ama yumuşatılarak istismar, taciz denildiğine bakmayın bunların hepsi tecavüz!
Bu pis işlerin nedenlerini falan sıralayıp ona buna akıl verecek değilim. Bu işler ilgili kişi ve makamların görevidir. Anayasa ilgili makamlara görev vermiştir. Anayasaya göre halkın canını, malını, namusunu her şeyini korumak devletin ana görevidir. Bunun yanında çocukları, gençleri ve aile bütünlüğünü korumak, önlemler almak yine devletin asli görevidir. Anayasa her ilgili makamlara bir görev yüklemişse sorumluluk öncelikle o makamlarındır.
Modern psikolojiye göre; insanların içinde hem iyilik hem kötülük bulunur. Farkında olsun ya da olmasın çeşitli nedenlerle kişi hangisini bastırabilirse öteki ön plana çıkar. Bu bastırma ve öne çıkarma olayında en etkin rol yakın çevredir. Önce aile, mahalle, eğitim ve okul kişilerin kişiliklerine yön veren en önemli etkenlerdir. O zaman hepimizin iyice bir düşünmesi gerekir. Bu bilimsel gerçek ortadayken ve herkes bir toplumsal sorumluluk üstlenmişken oturup bir güzel düşünmeli. Nerede hata yaptık deme seçeneğimiz olduğu gibi nerede yapılması gerekeni yaptık deme seçeneğimiz de var.