ÂŞIKLARIN EN GARİBİ ÂŞIK HAYDAR
Yanılmıyorsam 1967 yılında Konya’da 2. Âşıklar Bayramı yapılmaktaydı ve Âşık Veysel bu bayramda konuk olarak bulunuyordu. Âşıklar Bayramı bitmiş, Âşık Veysel’in dönüş bileti alınmış, cebine bir miktar harçlık konulmuş ve akşam Âşık Veysel köyüne yolcu edilecek. Konya Âşıklar Bayramı’nı gelenekselleştirerek uzun yıllar âşıkları Konya’da toplayan Feyzi Halıcı Konya Turizm Derneği’nde Âşık Veysel ile oturmaktadır. Kapının önüne üstü başı pek de iyi olmayan biri gelip bir süre bekledikten sonra içeriye girer. Gelen adamı dilenci sanan Feyzi Halıcı cebinden bozuk para çıkararak adama uzatır. Adam parayı almaz ve “Feyzi bey ben dilenci değilim” der. Feyzi Halıcı sorar: “Pekiyi ne istiyorsun?” Adam gözlerini Âşık Veysel’e diker ve “Eğer izin verirseniz âşığı obamızda konuk etmek isteriz” der. Feyzi Halıcı Âşık Veysel’e sorar ve o da kabul edince birlikte dışarıya çıkarlar. Bu esrarengiz adam Abdal Âşık Haydardır. Konyalılar onu Abdal Haydar, Şeyh Haydar olarak tanımaktadırlar. Abdallar mahallesinde oturan Kıpti bir âşıktır. Âşık Haydar, Âşık Veysel’i bir hafta konuk edip, ikramlarda bulunmuş ve cebine yüklü bir harçlık koyarak köyüne yolcu etmiştir.
Âşık Veysel’i konuk eden Abdal Âşık Haydar 116 yaşındayken vefat etmiştir.
116 yıllık uzun ömrünü hep maneviyat yolunda geçirmiş, birbirinden güzel şiirler yazmıştır. Âşık Haydar Alevi – Bektaşi olmasına karşın yaşamı boyunca Mevlana’yı rehber edinip, Mevlana felsefesinden bolca feyiz almıştır. Epeyce bir süre önce Âşık Haydar’ı yakından tanıma imkânı bulmuş ve bize anlattıklarını ses kasetine kaydetmiştik. Sonraki yıllarda da görüşmelerimiz olmuştu. Vefatından önce Feyzi Halıcı tarafından birkaç kez ziyaret edilmiş ve bir plaketle ödüllendirilmişti.
Her zaman birlik ve dirlikten yana olan Âşık Haydar; kendisini ziyarete gelenlere hep birlik, dirlik gibi iyi mesajlar vermiş, yaşamı boyunca gönül kırmamaya özen göstermiştir.
Yaşam boyu hayran olduğu üç kişiden biri de Atatürk’tü. Diğer ikisi Mevlana ve Hacıbektaş Veli idi. Atatürk 22 Mart 1922 tarihinde Konya’ya geldiğinde Mevlana dergâhını ziyaret eder. Bu ziyaret sırasında Atatürk’ün isteği üzerine Mevlana için yazdığı şiiri okur. Atatürk Âşık Haydar’a sarılıp, kutlar. Âşık Haydar’ın Atatürk’e okuduğu şiir şöyledir:
“YA HAZRETİ MEVLANA
Senin aşkın kalbimde, ya hazreti Mevlana
Sıdk ile sığındım sana, ya hazreti Mevlana
Severim seni candan, ya hazreti Mevlana
Dilimdesin her anda, ya hazreti Mevlana
Sen bir ulu sultansın, gönüllere imansın
Can evimde canansın, ya hazreti Mevlana
Dergâhına varalım, eşiğine yüzler sürelim
Senden himmet alalım, ya hazreti Mevlana
Mevlana’yı gördüm, ben de ona âşık oldum
Muradıma erdim ben de, ya hazreti Mevlana
Yeşil kubben görünür, aşkın kalbime bürünür
Âşıkların senindir, ya hazreti Mevlana
Seni gören rüyasında, meşk oluyor aşk yolunda
Konya’mızın ortasında, ya hazreti Mevlana
Âşık Haydar dost sana, köle olsam kapına
Senden himmet isterim, ya hazreti Mevlana”
116 yıllık yaşamını önemli din adamlarının, Mevlana’nın, Hacıbektaş Veli’nin feyizleriyle doldurup yaşamış ender insanlardandır Âşık Haydar. Abdal (Kıpti) diye toplumca horlananların içinden ne cevherler çıktığını, çıkabileceğini ve her zaman her insanın saygıya değer olduğunu anlatanların, yaşayanların başında Âşık Haydar’ı saymak gerekir.
Yattığı yerler nur, mekânı cennet olsun.