Akşehirli Tarık Buğra
Bugün, Küçük Ağa romanının yazarı Akşehirli Tarık Buğra’nın ölümünün 20. Yıl dönümüdür. 20. ölüm yıldönümü dolayısıyla bu ünlü yazarımızı hem anmak hem de gençlere kısacada olsa anlatmak istedim.
Tarık Buğra çok ilginç bir kişiliğe sahip olmakla birlikte durduğu yerde duramayan, yaşamı hep değişik arayışlar içinde geçmiş olan bir yazarımızdır. Edebiyatçılığının yanında, gazeteciliği, köşe yazarlığı ile tanınmış, siyasi yönden milliyetçilik akımı içinde yer almıştır.
İlimizde yapılan kültür, edebiyat toplantılarında ve panellerinde tanıdığım Tarık Buğra’yı, Ben; çok enerjik, yerinde duramayan, daldan dala atlayan ama her yaptığı işi de hakkıyla yapan bir yazar olarak tanıdım.
Akşehir’de ağır ceza başkanlığı yapan Erzurumlu Nazım Bey ile Akşehirli Nazike hanımın oğlu olarak 1918 yılında dünyaya geldi. İlköğrenimini tamamladıktan sonra 10. Sınıfa kadar liseyi İstanbul’da okuduktan sonra diplomasını Konya Lisesi’nden aldı. Yeniden İstanbul’a dönüp önce tıp fakültesi, 2 yıl sonra hukuk fakültesi ve en son edebiyat fakültelerinde öğrenim gördüyse de hiç birini tamamlayıp diploma alamadı. Ancak yıllar sonra Küçük Ağa romanı tez olarak kabul edilip edebiyat fakültesinden diploma alabildi. Üç yıllık askerlik dönemi sırasında ilk piyesini ve ilk romanını yazdı. 1947-52 yılları arasında babasıyla birlikte Akşehir’de Nasrettin Hoca gazetesini yayımladılar. 1951 yılından sonra Yeni İstanbul, Milliyet gazeteleriyle, haftalık yol dergisinde yazmaya başladı. Sonradan kitaplaştıracağı öyküler yazdı. 1948 yılında Cumhuriyet gazetesinin öykü yarışmasında ikincilik ödülü alınca adını duyurmaya başladı. Çeşitli gazete ve dergilerde yazmayı sürdüren Tarık Buğra; 1964 yılında yayımlanan Küçük Ağa ve devamı olan Küçük Ağa Ankara’da romanları ile ünlenip tanındı. Küçük Ağa romanı ile İbiş’in Rüyası televizyonda dizi film olarak da gösterildi. Tercüman ve Türkiye gazetelerinde de köşe yazıları yazan Tarık Buğra kalemini elinden hiç bırakmadan sürekli yazdı. Üretici ve enerji dolu ender yazarlarımızdan birisiydi. 1991 yılında devlet sanatçılığına seçildi. Çeşitli kültür kurumlarında görev aldı. Akşehir’e ve İstanbul üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ne heykelleri dikilen bir yazarımızdır.
Milliyetçi bir yazar olarak tanınan Tarık Buğra hakkında yazılabilecek çok şeyler varsa da yerimizin darlığından dolayı yazamadım. Ruhu şen olsun, Allah çokça rahmet eylesin.