Haydar Öztaş

Haydar Öztaş

Kırmızı Altın-safran (Crocus sativus) Tıbbi  ve Ekonomik Özellikleri, Ülkemizde Yeni Safranbolu’lar Yaratmak Mümkün mü?

Kırmızı Altın-safran (Crocus sativus) Tıbbi  ve Ekonomik Özellikleri, Ülkemizde Yeni Safranbolu’lar Yaratmak Mümkün mü?

Crocus sativus (Iridaceae) çiğdem ailesinden çiçekli bir bitkidir ve safran olarak bilinir. Dünyanın en pahalı kültür bitkisi olup, “Kırmızı altın-Red gold” olarak bilinir.Safran (Crocus sativus) antik çağdan beri iyi bilinen bir baharat ve gıda renklendiricisidir. Safranın kurutulmuş kırmızı stigmalarının yanı sıra sarımsı rengin hakim olduğu kısım da gıda renklendiricisi ve bir tıbbi madde olarak kullanılır. Kurutulmuş stigmalar a-krosetin, y-krosetin ve krosin boyaları ile birlikte acı tada sahip olan pikrokrosin ve safranal gibi farklı fitoaktif bileşenlerede sahiptirler.

Son bilimsel araştırmalar,  safranını gözün retinası üzerinde tedavi edici, şişman kişilerde ise metabolizmayı iyileştirici özelliğe sahiptir. Safran bileşenlerinin antioksidan, antinosiseptif, antiinflamatuar, antikonvülsan, antidepresan, antitümörojenik ve immünomodülatör etkilere sahip olduğunu gösteren bilimsel çalışmalar mevcuttur. Safran stigmalarına ek olarak, safran bitkisinin yaprakları, soğanları dahil olmak üzere birçok yan ürünü tıbbi kullanım alanına sahiptir. Genelde bitkinin yaprak ve soğanları kullanılmaz ve atılır. Bununla birlikte bitkinin bu kısımlarının flavonoidler ve antosiyaninler dahil olmak üzere bir çok biyolojik aktif ikincil metabolitler bakımından zengin olduğu bilinmektedir. Gelecekte yapılacak çalışmalarla bitkinin yan ürünlerin kullanımı ile safran üretiminin getirisi ve sürdürülebilirliğini önemli ölçüde artırabilir.

Safran yapraklarından elde edilen ekstraklarında son dönemde yapılan çalışmalarda antibakteriyel, antioksidant, hafif antidepresan ve antiinflamatuar oldukları  göstermiştir.

Bitkinin stigmaları esas olarak tedavi amacıyla kullanılır. Geleneksel olarak İran, Hindistan, Türkiye, Mezopotamya ve Yunanistan'a özgü bir güz bitkisidir. Günümüzde dünyanın değişik bölgelerinde kültürü yapılmaktadır.

Safran kelimesinin kökeni, Latince “safranum” kelimesinden gelir, Arapça "sarı" anlamına gelen terim Fransızca’ya Safran olarak geçmiştir. İran’da Zagros Dağları çevresinde yaşayan yerli halk tarafından kullanılan, safranın bölgede “karkum” olarak bilindiği, safranın baharat olarak yemeklerde kullanıldığı bilinmektedir. Bitkinin toprakaltındaki soğan ve soğancıklarının doğrudan yemeklerde kullanıldığı saptanmıştır.

Safran, güçlü kokusu ve yoğun doğal sarı rengi nedeniyle dikkate değer bitki olup, yapılan fitokimyasal çalışmalar, bitkinin çiçek renginin esas olarak bozulmuş karotenoid bileşikleri olan krosin ve krosetine bağlı olarak ortaya çıktığını ortaya koymaktadır. Safranın ana bileşeni bir karboksaldehit uçucu bileşiği olan safranaldır. Safranın başlıca biyoaktif metabolitleri arasında renkli karotenoidler, krosin ve krosetin ile monoterpen aldehitler pikrokrosin ve safranol bulunur.

 Bitkinin aromasının ise çiçekte bulunan karotenoidlerin oksitlenmesi sonucu meydana gelen bir bileşik olan safranaldan kaynaklanmaktadır. Yemeklerde baharat olarak kullanıldıklarında ortaya çıkan hafif acı tat ise bitkide bulunan glukozit pikrokrosinden  gelmektedir. Çiçek rengi ve kokusunun oluşumuda zeaksantinin biyo-oksidatif değişimi önemli yer tutmaktadır.

Safran İran, Hindistan, Afganistan, İtalya, Fransa, Yeni Zelanda, ABD (Pensilvanya), İspanya, Portekiz, Yunanistan ve Fas gibi ülkelerde, Türkiye'de ve Çin'in bazı bölgelerinde yetiştirilmektedir. Bu bitki dünyanın farklı yerlerinde üretildiği için safran ekim teknikleri de iklime, toprak tipine, ekim derinliğine ve soğan aralıklarına bağlı olarak farklılık gösterebilir.

Safran, deniz seviyesinden 1500-2500 m arasında değişen yüksekliklerde, koyak ve kuru yerlerde yetiştirilir. İyi bir şekilde gelişebilmesi için günlük 12 saatlik foto periyota sahip alanlar tercih edilmelidir. Az güneş aşan veya fazla güneş olan lokasyonlarda safran ürün kaybı olabilir. Safranın soğanlarının gelişimi Haziran–Eylül ayları arasında olur ve Ekim ayında çiçek açmaya başlar. Safranın ideal yetişme ortamları yazın çok sıcak ve kurak, kışın aşırı soğuk olan bölgelerdir.

Safran Yetiştiriciliği için toprağın kalitesi önemli olup, en iyi tınlı, kumlu ve kireçli topraklarda yetişir. Hafif çakıllı topraklarda safran yetiştiriciliği için oldukça uygundur. Ancak ağır, killi bir topraklarda iyi gelişmezler. Safran yetiştirmek için en uygun toprağın pH’sı 5.5-8.5 arasında değişim gösteren topraklardır. Safran fazla su gerektirmeyen bir bitki olup, toprağın hafif nemi muhafaza edilmeli, çok kurak ortamlar bitkinin gelişimi için uygun değildir. Sulamanın genelde haftalık yapılması, ekim döneminde dekara 250-300 m3 su verilmesi uygun görülmektedir.

Safran üretimi için yaz aylarında 35 ℃- 40 ℃ 'den fazla olmayan, kışın yaklaşık–20 ℃’den daha düşük sıcaklığa sahip olmayan yerler tercih edilmelidir. Bu nedenle safran kuru, ılıman ve karasal iklim tiplerinde yetiştirilebilirken tropik veya kutup iklim tiplerinde yetiştirilemez.

Safran güneşi çok sever, bu nedenle gölgede değil, kuru açık tarlalarda ekilmelidir. Her sıra ideal olarak diğerinden 15-20 cm uzakta olmalıdır. Safran soğanları 12-15 cm civarında açılan çukurlara, soğanlar arasında yaklaşık 10 cm civarında aralık bulunacak şekilde dikilmelidir.  İlk sıradaki çukurları kazılarak safran soğanlarının içlerine yerleştirilmesi gerekir. İkinci sırayı kazarken, ilk sıraya ekilen soğanları örtmek için kazılan toprağın kullanılması uygundur. Ayrıca soğanların yeterince su alabilmeleri için drenaj ve havalandırma için ekim sıralarının yüksek olması gerekir. Ekilen soğanların bakımı yabancı otların rahat bir şekilde temizlenebilmesi için safran ekim sıraları arasında kolayca hareket edilebilecek boş alanların bırakılması gerekir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Haydar Öztaş Arşivi
SON YAZILAR