Halis Özdemir

Halis Özdemir

Çarşamba Hadisimiz

Çarşamba Hadisimiz

ÇARŞAMBA HADİSİMİZ 

Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: 

“İmamlar sizin için namaz kılarlar; eğer eksiksiz kıldırırlarsa hem size hem de onlara sevabı vardır; şayet hata ederlerse, size sevap, onlara da ceza vardır.”

(Buhârî, Ezân 55. Ayrıca bk. Ahmed İbni Hanbel, Müsned, II, 355, 537)

Açıklamalar 

Hadiste sözü edilen imamlar, hem namaz kıldıran imamlar hem de valiler ve emirlerdir. Zira bugün namazı cami görevlileri kıldırsa bile, bu iş öncelikle devlet yöneticilerinin görevidir. Şu hadîs-i şerîf konumuza açıklık getirmektedir. Resûl-i Ekrem Efendimiz şöyle buyurmuştur: “Benden sonra birtakım valiler sizin işlerinizi üstleneceklerdir. Onların hakka ve hakikate uyan sözlerini dinleyiniz ve itaat ediniz. Arkalarında da namaz kılınız. Eğer iyi davranırlarsa kendi lehlerinedir; şayet fena davranırlarsa aleyhlerinedir” (Dârekutnî, Sünen, ‘Îdeyn, Sıfatü men tecûzü’s-salâtü meahû ve’s-salâtü ‘aleyh, [II, 55]).

Namazı şartlarına uygun olarak “eksiksiz kıldırmak” diye tercüme ettiğimiz “esâbû” kelimesini, namazı vaktinde kıldırmak diye anlayanlar da olmuştur. Nitekim bazı Emevî halifeleri namazları vaktinden çok sonraya bırakırlardı. Peygamber  Efendimiz muhtelif hadislerinde “Benden sonra başınıza gelecek olan bazı emirler namazları vaktinden sonraya bırakacaklardır” diye durumu haber verdikten sonra, namazı (evde veya camide) vaktinde kılmayı tavsiye buyurmuş, şayet cemaat camiden ayrılmadan önce emir gelip de namaz kıldıracak olursa, “Niye valinin veya emirin arkasında namaz kılmıyorsun?” diye bir fitne çıkmaması, için aynı namazın bir de onunla kılınmasını tavsiye etmiş ve bu ikinci namazın nâfile olacağınıbelirtmiştir (Müslim, Mesâcid 26, 238, 241, 243, 244; Nesâî, İmâmet 55). Hadisin tercümesindeki “hata ederlerse” sözü de yukarıda anlatılan duruma göre, namazı bilerek veya yanılarak eksik kıldırırlarsa veya vaktinde kıldırmayıp geciktirirlerse şeklinde anlaşılmalıdır.

Demek oluyor ki, imamın hatası cemaate yansımamaktadır. Cemaat imamın hangi hususta kusurlu olduğunu bilmediği ve bu sebeple de telâfi imkânı bulamadığı hususlarda sorumlu değildir. Şayet imama uyan kimse onun hatasını görmüş ve bu hatadan dolayı namazın sahih olmadığı kanaatine varmışsa, Hanefîler’e göre o namazı iade etmesi gerekir. 

Hadisten Öğrendiklerimiz 

1. İmamın namazı, cemaatin namazı demektir.

2. İmamlar namazı tam ve kusursuz kıldırırlarsa, sevabı hem imama hem cemaate olur. Şayet imam kusur işlemişse, bundan dolayı cemaat sorumlu olmaz.

3. İmamlık, büyük sorumluluğu gerektirir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halis Özdemir Arşivi
SON YAZILAR