Laik bir ülkede Müslüman olmak ve Ramazan
Dünya'da laikliği ile tanınan Fransa, çıkarttığı yasalar ve protestolarla gündemden pek düşmüyor.Bu kararlardan bir tanesi de 2020 yılında pandemide hızlıca alındı.Günlük hayatı ilgilendiren bu yasak, müslümanların yaşamını bir şekilde etkilenmesine sebep oldu.
İnsanların cinsiyet ayrımı yaparak doktor istemesi suç kapsamına alındı.
Tabi ki bu karar vatandaşın kafasını biraz karıştırdı.
Çünkü bir hasta doktorunu özgürce seçme hakkına sahiptir yasası, Fransa Sağlık Bakanlığı sitesinde yazılı duruyor.Bu bir çelişki olarak gözüküyor.
Ayrıca,Fransa eşitlik özgürlük,kardeşlik üzerine kurumlanmış laik bir yapı sisteminden oluşuyor.Bu durumda da devlet kendi belirlediği yasakla vatandaşının özgürlük hakkını elinden almış gibi duruyor.
Bir de,başka bir karar daha var.Eğitim ve öğretim dahil kamu kurumlarında "dini simge" ve "sembol" lerin yasaklanması. Bu kararda 2004 yılında gündeme getirilmişti.Sonrasında 2010 yılında genişletilerek alanı belirlenmişti.
Bu yasaklar, altı milyona yakın olan nufusu ile azımsanmayacak çoğunluğu fransız vatandaşı olan ve inanç bakımından ikinci sırada yer alan müslümanları etkilemesi kaçınılmaz bir durum olarak yaşamın akışında her zaman.Bir müslüman kadın ,özgürce inancının gereği olan başörtüsü ile çalışabilmeyi bırak , bir anne olarak çocuğuna okul içi etkinlikte (accompagnatrice) rehber anne olamıyor.Veya bir hastane ortamında doktorunu seçme hakkını bulamıyor.Bunun gibi bir çok şey günlük hayatının içinde artık.
Diğer yandan,son yıllarda özellikle gazetelerde yapılan röportajlar ve araştırmalar ile ortaya çıkan bilgiye göre,müslüman nüfusun helal gıda konusunda açık sözlülüğü ve tutumu ile %60' a varan bir kesimin helal et yediği ortaya çıkmış.
Bu durumda büyük şirket zincirleri 4 ,5 milyar Euro'luk bir pazar için kollarını sıvayarak laiklerin tepkilerine rağmen, helal gıda reyonları oluşturmakta ,rantlarını sağlam tutmakta pek de geç kalmadılar .Çünkü organik gıda pazarı bile 2,6 milyar eoruyu aşmıyor.
Böyle yüksek miktardaki potansiyel bir pazar alanını kimse kaçırmak istemez.
Bir ülkenin ekonomisinin hareketliliği tüketimiyle de orantılıdır.Ya iç pazarında, ya da dış pazarındaki hareketlenmeler canlılık sağlar.İşte bu nedenden Fransa'da ki Müslüman nüfus, laikler görmezden gelinerek ekonomik pazar için dikkate alınıyor.
Özellikle,Ramazan ayının gelmesi ile birlikte tüm alışveriş merkezlerinde,özel bir bölüm açılarak,iftarlık ürünler,helal damgalı şarküteriler,müslüman ülkelerden gelme karışık oryantasyon gıdalar dört beş yıldır satışa konulur oldu.
Hatta bu yıl Kur'anı Kerim'ler ve dini kitaplar reyonu bile açıldı.Her alışveriş merkezinde büyük bir reyon, kitap,dergi gibi bölüm olarak ayrılmıştır.Orda incil satılıyor mu bilmiyorum.Fakat, Ramazan öncesi,Kur'an ve Kur'an içerikli kitaplar için özel bir alan oluşturuldu.
Bu durumun yorum hakkını size bırakarak..
Fransa'da Ramazana toplumsal olarak bakış açısı,saygı altında ve her bir ferdin bildiği bir müslüman dini ibadeti olarak geçer.Hatta ülkenin en tepesindeki kişiler dahil toplu iftarlara davet edilir.Oruç tutan kişinin komşusu veya iş arkadaşı saygıda kusur etmez. Oruçlunun yanında yemez ve kahve dahi içmez.Az da olsa bazı işyerleri esnek davranarak oruçlu işçisine olanak tanır.
Yani Müslüman ülkelerdeki gibi sosyal dokusu olmasa da,tüm müslümanlar kendi oluşturdukları gruplar içerisinde yinede ramazanın sosyal havasını solurlar.Evlerinde kişisel olarak yaşatmaya uğraşırlar.
Hayırlı Ramazanlar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.