Rant hikayesi
Biliyorum, hikayeleri sever ve iyi hikaye anlatanları da el üstünde tutarsınız. Geçmişten bugüne baktığımızda millet olarak hikaye sevdiğimizi söyleyebiliriz. Genetik bir şey demek ki. O halde ben de size bugün buradan bir hikaye anlatacağım. İlginizi çekecek. Çünkü bu bir rant hikayesi.
Rant mant demişken söyleyeyim; bildiğiniz üzere bizim İslam coğrafyasında böyle işler olmaz! Fakat genellikle bizim Türkiye’yi ve İslam ülkelerini kıskanan ülkelerde olur bu tür işler. Mesela Avrupa’da ranta kurban gitmeyen şehir sayısı pek sınırlıdır. Ben bu satırları yazarken hangi şehirler var rantın olmadığı diye düşünüm ve aklıma Prag’dan başka şehir gelmedi. Gidip gördüğümden de değil ha. Belgesellerden, gezi programlarından gördüğüm kadarıyla söylüyorum.
Belki doğmamış çocuğa don biçmek gibi düşünebilirsiniz. “Şizofren miyiz biz” diye sorabilirsiniz ama “Bal tutan parmağını yalar” diyen de sizsiniz. Şöyle yapalım; diyelim ki siz politikacısınız. Seçilmişsiniz ve bir makam sahibi olmuşsunuz. Canına yandığımın koltuğuna oturmuşsunuz. Öyle muhalefet falan değilsiniz, yönetiyorsunuz. Birilerinin sizin önünüze koyduğu, değer kazanması muhtemel arsa ve mülkleri adeta ameliyat masasına yatırır gibi birer birer yatırmaya mı başlarsınız? Ne de olsa siz o canına yandığım koltuğuna oturuyorsunuz ya. ‘Yancılarınız’, ‘çantacılarınız’ da var. İşin önüne ardına bakmadan kurbanlığa bıçağı vurur gibi işin önünü ardını araştırmadan, “Para gelecek” diyerek imza mı atarsınız?
Diyelim ki attınız imzayı. İmza attığınız alan yol olarak geçmiş kayıtlara. Ya da yeşil alan olarak geçmiş. Veya mülk sahibi de uyanık geçiniyor ya yüksek fiyat çekiyor. Ne yaparsınız? Kamulaştırma yapar, bedelinin altında bir fiyata işi çözersiniz. Eğer biraz da akıllı, profesyonelseniz kimse vaziyete uyanmasın diye tapuyu kendi üzerinize yapmazsınız. Bulursunuz bir ‘taklacı’ onun üzerine yaparsınız ki kimse vaziyete uyanmasın.
Yaptığınız işin önünü ardını kimse araştırmıyor zaten. Diyelim ki araştırdı, ne çıkacak? İşi çözdünüz profesyonellikle. Beklersiniz, aradan biraz zaman geçer. Zaman da geçti mi, gördüğünüz lüzum üzerine imar planında şak diye değişikliğe gidersiniz. Kondurursunuz inşaatı. Tabii onu da kendi üzerinizden yapmazsınız herhalde. Yine araya koyarsınız birini. Ne oldu tüm bunları yaptıktan sonra? Orası nereden baksanız 10 kat değer kazandı. Tebrikler, köşeyi döndünüz…
Bu rant işi üç aşağı, beş yukarı böyle. Sokaktakiler de cambaza bakmaya devam etsin. Halbuki sizin mevzunuz demin anlattığım gibi.
Siz siz diye anlattım hadiseyi ama mevzuyu ete, kemiğe büründürmek için. Yoksa dediğim gibi ne Türkiye’de ne de herhangi bir İslam ülkesinde bu tür işler olmaz. Siz zaten koltuk sahibi olsanız bu taraklarda beziniz olmaz. Çünkü ekseriyetle Müslümansınız. Allah’tan korkarsınız. Böyle başkanlar, yöneticiler, idareciler yoktur. Rahat olun. Bizde liyakat esas. Fakat bu rant işi dünyada böyle oluyor. Bilin diye anlattım…