Tebessümlü haftalar
İnsanların birbirine gülümsemelerini anlatan ve hemen herkesin bildiği bir hikaye vardır:
“Küçük kız, hüzünlü bir yabancıya gülümsedi. Bu gülümseme adamın kendisini daha iyi hissetmesine sebep oldu. Bu hava içinde yakın geçmişte kendisine yardım eden bir dosta teşekkür etmediğini hatırladı. Hemen bir not yazdı, yolladı.
Arkadaşı bu teşekkürden o kadar keyiflendi ki, her öğlen yemek yediği lokantada garson kıza yüklü bir bahşiş bıraktı.
Garson kız ilk defa böyle bir bahşiş alıyordu. Akşam eve giderken, kazandığı paranın bir parçasını her zaman köşe başında oturan fakir adamın şapkasına bıraktı.
Adam öyle ama öyle minnettar oldu ki. İki gündür boğazından aşağı lokma geçmemişti.
Karnını ilk defa doyurduktan sonra, bir apartman bodrumundaki tek odasının yolunu ıslık çalarak tuttu. Öyle neşeliydi ki, bir saçak altında titresen köpek yavrusunu görünce, kucağına alıverdi.
Küçük köpek gecenin soğuğundan kurtulduğu için mutluydu. Sıcak odada sabaha kadar koşuşturdu.
Gece yarısından sonra apartmanı dumanlar sardı. Bir yangın başlıyordu. Dumanı koklayan köpek öyle bir havlamaya başladı ki, önce fakir adam uyandı, sonra bütün apartman halkı. Anneler, babalar dumandan boğulmak üzere olan yavrularını kucaklayıp, ölümden kurtardılar.
Bütün bunların hepsi, beş kuruşluk bile maliyeti olmayan bir tebessümün sonucuydu.”
Hikaye kısaca bu… Her ne kadar hikaye de olsa, sizce bir gerçeklik payı yok mu?
Bence birbirine gülümseyen bir toplumda yaşayan insanlar hayatlarını çok daha mutlu olarak sürdürüyorlardır.
Sokağa çıktığımızda insanların yüzlerine baktığımızda gördüğümüz mutsuzluk ifadesini, umutsuzluğu, gerginliği inanıyorum ki herkes görüyordur.
İşte aslında bu umutsuzluk hastalığının tedavisi küçücük bir gülümsemedir.
Gülümsemeyi unutmadan, tebessümlü bir hafta sonu dilerken; Nazım Hikmet’in şu dizesini de yazmadan geçmeyeyim “Gülümsemek, adaleti bozuk düzene sessiz bir küfürdür”. Gülümseyin…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.