Neye evet veya hayır diyeceğiz (I)
Hafta sonunda, sürekli konuşulan bu 18 maddeyi iyiden iyiye bir incelemeye çalıştım. “Çok yerinde buldum” desem hayırcılar, bu teklif tamamen tukaka desem evetçiler linç etmeye kalkacakları için bu konuyu en objektif haliyle ortaya koymak istedim. Herkes kendine yarayanı alsın.
1.maddede “bağımsız mahkemeler” konusuna bir de tarafsızlık eklenmiş. Yani aslına bakarsanız bağımsızlık zaten tarafsızlığı kapsar. Dolayısıyla dışarıdan bakarak hiçbir önem arz etmeyen bir değişiklik olmuş.
2.maddede milletvekili sayısı 550’den 600’e çıkmasının da olsa da olur olmasa da olur durumunda bir düzenleme olduğu gözüküyor. Yani şimdi vekil sayısı artınca vekil olma aşkıyla yaşayan kişilerin olasılıkları yükselir, başka da neye yarar bilemiyorum.
3.maddede seçilme yaşı 25’ten 18’e düşürülüyor. Aynı zamanda “askerlik hizmetini yapmamış olanlar” cümlesi de “askerlikle ilişiği olanlar” şeklinde değiştiriliyor. Yani aslında seçilme yaşı 18 ama askerliğini yapmayanlar, yapmak için 20 yaşını bekleyenler zaten vekil adayı olamıyorlar. Ayrıca cümle değişikliğinden acaba 18 yaşındaki çocuk mesela 5-6 sene tecil yaptırırsa, ilişiği olmayacağından aday olabilir mi diye düşünüyorum. Aslında yani eğitim sistemimize baktığımızda 18 yaşında kendisinden çok fazla yararlanabileceğimiz genç insanlar yetiştiremiyoruz. Yani bunu sanırım 25 yaş altı gençlerin 15 Temmuz’da yaptıkları cesaretli tavırlarına vefa olarak bir girişim diye değerlendirebiliriz.
4.maddede TBMM seçimleri 5 yıla çıkartılarak, cumhurbaşkanı seçimiyle birlikte yapılması amaçlanıyor. Burada tabii ki gerek cumhurbaşkanının partisine, gerekse partisinin cumhurbaşkanına seçim desteği olacaktır. Burada düşünülmesi gereken en önemli konu sanırım cumhurbaşkanının 1.turda seçilememesi olacaktır. Bu durum bir kaosa neden olabilecektir.
5.maddede, TBMM’nin, bakanlar kurulu ve bakanları denetleme yetkisi elinden alınmış gözüküyor. Aynı zamanda kanun hükmünde kararname çıkarmak için meclisin bakanlar kuruluna yetki vermesine de gerek kalmamış oluyor. Denetimsiz bir bakanlar kurulu demokratik ülkelerde her zaman sorun olabilir. Bu nedenle aslında sıkıntılı bir madde değişikliğidir.
6.maddede en göze çarpan konu gensorunun denetlemeden çıkarılması oluyor. Ayrıca cumhurbaşkanına, yardımcılarına ve bakanlara sözlü soru sorma şansı ortadan kalkıyor. Milletvekili denetlemeden ziyade bilgi almakla yetinecekler.
7.maddede “Cumhurbaşkanlığına, siyasi parti grupları, en son yapılan genel seçimlerde toplam geçerli oyların tek başına veya birlikte en az yüzde beşini almış olan siyasi partiler ile en az yüz bin seçmen aday gösterebilir.” Diye düzenlenmiş durumda. Bu maddede en çok tartışılan konu cumhurbaşkanının partili olup-olmama durumu olacak.
8. maddede değişikliklerle cumhurbaşkanlığı tek başına yürütme organı durumuna gelecektir. Cumhurbaşkanının yetkileri bu maddede tek tek sayılmaktadır. Ve cumhurbaşkanı yetkileri tek başına kullanabilme yetkisine haiz olacaktır. “Milli güvenlik politikalarını belirler ve gerekli tedbirleri alır.” Cümlesi Milli Güvenlik Kurulunun da işin dışına atıldığını göstermektedir.
Madde 9’da yapılan değişiklik cumhurbaşkanının cezai sorumluluğunu anlatmaktadır. Burada güzel olan bir durum cumhurbaşkanı sadece görevi başında değil, görevinden ayrıldıktan sonra da bu maddede ki şartlara göre cezai sorumluluk altında olacaktır. Ancak gelgelelim mecliste soruşturma açmak isteği için 301 oy, soruşturmanın kabulü için 367 oy ve yüce divana sevk için 400 oy gerekecektir. Meclis aritmetiklerine göre bu sayılara ulaşabilmek oldukça zor gözükmektedir.
İlk 9 madde kısaca böyle aktarılabilir. İkinci 9 maddeyi de yarın devam edelim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.