Bir yumurta hikayesi
Ülkemiz hiçbir zaman kendi düşmanlarını isabetli olarak belirleyememiştir. O nedenle hep düşman gördüklerinin aslında dost; dost gördüklerinin de aslında düşman olduklarını görememiştir.
ABD hep güya müttefikimiz olmuştur. Ama nedense hep zararı da ABD’den görmüşüzdür. ABD’ye giden vatandaşımız gümrüklerde olmadık eziyetlere maruz kalmış, Kıbrıs sorununda olduğu gibi, Yunanistan sorununda olduğu gibi, hep uluslar arası sorunlarımızda bizi yalnız bırakmıştır. Askerimize çuval geçiren de ABD değil midir?
Bunlara her isyan ettiğimizde de bize bir “şeker” vererek susturan da ABD’dir.
ABD bu şekilde davranışlarıyla bile müttefikimiz olma sıfatını taşımaktadır.
Bir de İsrail var biliyorsunuz. Her daim halk olarak sevmediğimiz, tasvip etmediğimiz, dinimiz açısından da muhatap olmamamız gereken bir ülkedir.
Ama her defasında, ne olursa olsun en iyi anlaştığımız ülke olmuştur. İthalat ve ihracatta devamlı ilişkilerimizi geliştirmekten, askeri alanda neredeyse tek ticari “kanka”mız durumundadır.
Zaten “one minute” dedikten sonra hemen ardından gidip; “aman bizi yanlış anlamayın, tepkimiz size değil, moderatöre idi” diye özür dilediğimiz bir ülke değil midir?
Ama ne hikmetse her fırsatta değerlerimize saldıran ülke de İsrail olmamış mıdır? En son yardım gemisinde insanımızı canice katleden de İsrail değil miydi?
Ve bize yapılan her türlü haksızlıklarda tam baş kaldırma aşamasına geldiğimizde, tam kızacağımızda bu iki ülken gereken tavizleri hemen alıyoruz farkındaysanız.
İsrail insanlarımızı gemide şehit ettiğinde, bir özür, bir tazmin beklemiştik. İsrail hiç yanaşmamıştı. Tam vatandaş olarak bıçak kemiğe dayandığında, İsrail aleyhine gösteriler yaptığımızda bir de baktık ki; İsrail özür dileyivermiş. Gerçi özürden çok; “aman idare ediverin” gibi bir şey olsa da bizce özür yerine geçer…
Konuyu bir fıkrayla bağlayayım:
İskoçyalının tavuğu İngiliz'in bahçesine yumurtlamış. Biri "Tavuk benim, yumurta da benimdir" diyor. Diğeri "Benim bahçem, yumurta da benimdir."
En sonunda İskoç "Bu böyle sürer gider. En iyisi birbirimize birer tekme atalım. Yerde en kısa süre kalan yumurtayı alsın" diyor. İngiliz de kabul ediyor. İskoç'un önce tekme atmasına karar veriyorlar.
İskoç en ağır postallarını giyip geliyor. İyice bir abanıp İngiliz'in bacaklarının arasına bir tekme atıyor. İngiliz yarım saat sonra ancak kalkabiliyor.
İngiliz tam tekmeyi atmak için hazırlanıyorken, İskoç yumurtayı uzatıyor:
"Al senin olsun, bir yumurta için değmez."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.