Konya
Parçalı bulutlu
8°
Aksaray
Kapalı
11°
Karaman
Kapalı
8°
Ara
reklam

15 Temmuz ve Unutulan Ders

YAYINLAMA:

15 Temmuz’la ilgili çok şeyler yazıldı, çizildi. Başını “Yeni CHP’nin” çektiği bir kesim öyle hafife aldı ki “tiyatro” dedi. Ak Parti yanlısı kesim de öyle abarttı ki “Kurtuluş Savaşı” dedi. Bunların ikisi de doğru değil. 15 Temmuz ne bir tiyatrodur ne de bir kurtuluş savaşıdır.

Daha önceki yazılarımda açıklamıştım, “Yeni CHP tabanı algıyla yönetilmeye gayet açık bir tabandır” diye. Kemal Kılıçdaroğlu’nu “sözde kurtarıcı genel başkan” yapan algının sahipleri bu sefer “15 Temmuz tiyatrodur” algısını yaymış ve bu algı kabul görmüştür.

Diğer taraftan Ak Parti yandaşları da, partilerini tanımadıkları için “cumhuriyetle” sorunları olduğunu düşündüklerinden, hemen cumhuriyetle ilgili bir tabir koyma gerekliliğini düşünmektedirler. Halbuki, Ak Parti’nin ne cumhuriyetle, ne laiklikle, ne Atatürk’le bir sorunu yoktur. Ak Parti, daha önce ANAP, DYP gibi partilerin oturduğu koltuk olan “merkez sağ” koltuğunda oturmaktadır. Ak Parti tabanı “Erdoğan sevgisi” nedeniyle birleştiği için partinin program ve tüzüğü ile ilgili çok fazla bilgi sahibi olmaya gerek duymamaktadır. İşte bu nedenle de 15 Temmuz kalkışmasını “kurtuluş savaşı” görmek istemektedir.

“Neden ikisi de değildir” sözümü anlayabilmek için emperyalizm konusunda bilgi sahibi olmak gerekir. Emperyalizm her dönem kendisini yaşatabilmek için milletleri, ulusları ortadan kaldırmak konusunda pervasız olmuştur. Bu emperyalizmin başını eskiden İngiltere çekerken şimdiler de ABD çekmektedir. Ve emperyalizm hiçbir zaman kendisini ortaya atıp boy gösterisinde bulunmaz. Her zaman kullanacak maşalar bulur. Mesela Ulusal Kurtuluş Savaşımızda bu maşa Yunanistan olmuştur. Karşımızda Yunanistan gözükse de, aslında İngilizler başta olmak üzere Fransızlar, İtalyanlar ve bunların ülke içindeki maşaları dernekler, tarikatlar, cemaatler hep karşımıza dizilmiştir. İşte hep dillerde pelesenk olan “yedi düvel” bu devletler ve ihanet çetelerinden oluşmaktadır.

Şimdi bu durum değişmiş midir? Tabii ki hayır. Emperyalizm yine aynı disiplinle çalışmaktadır. Arkada ABD durmakta ve piyonları ileri sürmektedir. Ukrayna’nın bugünkü savaşının müsebbibi ABD değil midir? Ukrayna’ya “gazı” vermiştir. Rusya’nın üzerine sürmüştür.

Ortadoğu’da PKK, YPG, IŞİD, DAEŞ gibi örgütlerin arkasındaki güç de ABD değil midir?

Yıllar önce ajan Arabistanlı Lawrence’ı Suudi Arabistan’da şeyh yapan Emperyalizm, sonra da hiç durmamış ve ülkemizde de tarikatlar, cemaatler kurmaya devam etmiştir. Çünkü din insanların en iyi sömürüleceği alandır.

Karl Marx’ın 1843 yılında kaleme aldığı Hegel'in “Hukuk Felsefesinin Eleştirisine Katkı. Giriş” kitabında yazdığı; 1844’te de Marx'ın, Arnold Ruge ile birlikte yayınladığı “Alman-Fransız Yıllıkları” adlı dergide yayınlanan yazısında belirttiği “din halkın afyonunu oluşturuyor” sözü aslında emperyalizm-din ilişkisini en iyi şekilde açıklar.

İşte Fethullah Gülen de onlarca yılda oluşturduğu kendi cemaatini ülkenin en kalabalık cemaati yapmıştır. Ama bunu kendisinin yapacak kapasitesi var mıdır sizce? Tabii ki hayır… ABD’nin, emperyalizmin Gladyo yapılanması aslında bu örgütlenmenin asıl sahibidir.

2002’den itibaren bu yapılanma Ak Parti’de kadrolaşmış. “Bunlar Müslüman insanlar” acımasıyla toplumda da ilgi görmüşlerdir. Bu kadrolaşma askerde, poliste ve neredeyse tüm Devlet kurumlarında oluşmuştur. Ve bilhassa 2011’den sonra Ak Parti’nin bu kadrolarla arası bozulmaya başlamış daha sonra da özellikle 2013’ten sonra iyiden iyiye kopmuştur.

Ak Parti Hükümetinden istediğini alamayacağını anlayan Emperyalizm, yeni oyununu öne sürmüş ve maşalarını da hazırlamaya başlamıştır.

Daha önceleri 12 Eylül’de olduğu gibi, darbeleri Ordu’da, emir komuta zinciri altında yaptıran Emperyalizm, 15 Temmuz’da en büyük maşası gördüğü FETÖ’yü isyan ettirmiş; bazı menfaatsever komutanların da, “darbe kazanılırsa makam gelir” ihtirasıyla birleştirerek kalkışmaya çevirmiştir. Ancak ABD Emperyalizmi bu sefer Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin direncine takılmıştı. Devletini, Milletini seven bir kesim asker buna karşı durmuş; Polis Kuvveti buna karşı tavrını takınmış ve her şeyden önemlisi bu emperyalist oyuna alet olmayan Türk Halkı sokağa dökülmüştü. Bu durum beklenmeyen bir olaydı ve “Halka rağmen” hiçbir şey olmayacağının en büyük göstergesiydi.

FETÖ maşası ABD topraklarına gömülmüş; ABD Emperyalizmi 15 Temmuz’da Türk Halkı tarafından ezilmişti.

İşte 15 Temmuz, Türk Halkının, ABD Emperyalizmini yendiği; Türk Halkına zincir vurmanın, Türk Halkına diz çöktürmenin, imkansız olduğunun tekrar ispat edildiği bir direniş ve zafer günüdür.

Bundan sonraki süreçte bundan dersler çıkarılmalıdır. Müslüman bile olmayan Lawrence’dan şeyh yapan; inancı bile tartışmalı olan Fethullah’tan dini lider çıkaran Emperyalizmin; Süleymancılardan, Menzilcilerden, “bilmem kimcilerden” yeni yeni FETÖ’ler çıkarmasını şimdiden engellemek gerekir. Türk Halkı da, hiçbir iş yapmadan milyarlarla oynayan, çıkarları için, Kuran’la, Peygamberle bile ters düşmeyi göze alan “sahtekar” cemaat-tarikat oluşumlarından uzak durmalıdır. FETÖ’nün aslında bir dini oluşum değil, Emperyalizmin bir kuklası olduğu gibi diğer tarikat-cemaat ilişkilerinin de bundan çok farklı olmadığını görmeleri gerekmektedir.

İşte 15 Temmuz bunların tekrar tekrar hatırlanması gereken bir tarihtir. 15 Temmuz kalkışmasında hayatını yitiren tüm vatandaşlarımıza tekrar Allah’tan rahmet; yaralanan, sakat kalan vatandaşlarımıza şifa ve sabır diliyorum. Tüm Türk Halkı’na da bir kez daha geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.

Dostlukla kalın.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *