Emel Şerife Hasçağan

Emel Şerife Hasçağan

Dünya 2050

Dünya 2050

Yıllar evvel gösterilirdi televizyonlarda 2000’li yıllar. Yaşı yetenler hatırlayacaktır. Uçan arabalar, kapsül yemekler, jelatin gibi kıyafetler falan. Sürekli senaryolar yazar olduk şimdilerde gelecek ile ilgili. Aklıma geliverdi ben de bugün ‘Dünya 2050’ yazayım diye…

Takvimler 2050’yi gösterince o güne sağ salim çıkanlar, fotoğraf ve kısa kısa videolarla anılarını anlatacak gençlere. “Sokaklarda, caddelerde bir tane Allah’ın kulu kalmadıydı, bütün dünya, koca koca metropollerde büyük bir ölüm sessizliği vardı” denilecek. Öyle zor bir dönemden geçtik ve hayatta kaldık ki hala yaşıyor olmanın payesi kahramanlık olacak. “Ekmek yoktu, bir ekmek almak için araya adam sokardık bir zamanlar. Bir maske almak için de ne zorluklar atlattık” diye anlatacak babalar, dedeler.

2050’yi görenler evlatlarına, salgın korkusundan hastaneye gidemediklerinden ve hatta aylarca güneş göremediklerinden ve evlerden bir deri bir kemik halde dışarı çıktıklarından bahsedecekler.  Asansör ve hatta merdiven kullanmadıklarından, halatlarla balkondan eve girip çıktıklarını söyleyecekler. Bugünlerde çocuk olanlar 2050’de büyüdüklerinde dezenfektan tabancasıyla birbirlerini vurma oyunu oynadıklarını anlatacaklar.

“Nesli tükenen hayvanlar sokaklarda cirit atmaya başladıydı, Meram’daki evden Larende Caddesi’ndeki dinozor görünüyordu da biz de o zaman çelik kapı yaptırdıydık” diyecek Konyalı. Evin camından gördüğümüz güneş bile artık Takkeli Dağ’dan batarken ve doğarken maske takıyordu diye de abartacak insanoğlu. Ay zaten bizi terk etti…

Ama katil, hain, zıkkım bir virüs olduğundan bahsetmeyecek muhtemelen insanlar. Belki o zaman etkisi daha az olacak ama hala bu virüsün pençesinde yaşıyor olacak gibiyiz…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Emel Şerife Hasçağan Arşivi