Barbaros Ulu

Barbaros Ulu

MEB İlk Atama

MEB İlk Atama

MEB, eylül ayında ilk atama yoluyla aldığı 20 bin öğretmenin ardından şubat ayında da çeşitli branşlardan 15 bin öğretmenin atamasını yaptı. Öncelikle atanan öğretmenlere ve öğretmenlerin atandığı okullara hayırlı olsun.

İlk atamalarda dikkatimi çeken, birkaç seferdir MEB, 2021-2022 öğretim yılı hariç, şubat ayında yani eğitim ve öğretimin yarısında öğretmen alımı yapar oldu. Bu alımlar niye eğitim ve öğretimin başladığı eylül ayında değil de şubat ayında yapılıyor? Acaba öğretimin başında öğretmen ihtiyacı yoktu da bu ihtiyaç şubat ayında mı ortaya çıktı? Eğer şubat ayında ihtiyaç ortaya çıktı ise MEB’in bu şubat ataması doğru ve yerinde. Şayet bu ihtiyaç eylül ayından beri vardı da MEB, 4-5 ay sonrasında bu atamaları yapıyorsa, burada oturup bir düşünmek lazım.

35 bin öğretmen ihtiyacı olmasına rağmen MEB'in, 20 binini eğitim ve öğretimin başında, geri kalan 15 binini ise dönemin ortasında atamasında, öyle zannediyorum, Hazine ve Maliye Bakanlığının 35 bin kadroyu aynı anda vermemesinden kaynaklanıyor olsa gerek. Çünkü bütçe imkanları elvermemiş olabilir. Bu anlaşılabilir ama 4-5 ayda ne değişiyor? Pekala, iyi bir planlama ile zamanında bütçe ayrılarak bu öğretim yılında ihtiyaç duyulan 35 bin öğretmenin ataması aynı anda, eğitim ve öğretimin başında yapılabilirdi.

Burada, öğretmen ihtiyacının bir kısmının şubat ayına sarkmasının ne zararı var diye düşünebilirsiniz. Bence şubat atamaları başlı başına bir sorundur ve eğitim ve öğretimin mantığına terstir. Çünkü eğitim ve öğretim demek; hedef, amaç, plan, program ve uygulama demektir. Daha işin başında öğretmen, derslik, donatım, ders malzemelerinin hazır olması gerekir.

15 bin öğretmen zamanında yani eğitim ve öğretimin başında atanmadığına göre bazı okullar eğitim ve öğretime öğretmensiz başlamış demektir. Öğretmen ise bir inşaatta kullanılan harç gibidir. Harç yoksa inşaat paydos olur. Okullar inşaat gibi paydos olmamıştır ama bu ihtiyaç çoğu okullarda ücretli öğretmen görevlendirilmek suretiyle giderilmiştir. Ücretli öğretmenlere verilen ücret ise girdikleri her bir dersten aldıkları ders saati ücretinden ibarettir. Yani bugünün şartlarında asgari ücretin altında bir rakama çalışıyor bu ücretliler. Hem ücretleri yetersiz hem geçici çalışıyorlar. Üstelik haydi deyince taşrada branşında ücretli öğretmen bulmak da zor. Çoğu zaman branş dışı kişilere görev verilmek suretiyle eğitim ve öğretim devam ettirilmeye çalışılıyor. Öğretmen atandı mı işlerine son veriliyor. Ek ders ücreti karşılığında ve geçici olarak çalışan bu ücretli öğretmenlerin -istisnalar hariç- girdikleri derslerde ne kadar ehil ve verimli oldukları tartışılır. Bunu ancak sahada olanlar bilir.

Ehil olmasından geçtim, ücretli öğretmenlere nöbet ve sınıf öğretmenliği görevi de verilemiyor. Düşünün ki bir okulda az sayıda öğretmenle eğitim ve öğretim yapmaya çalışan bir okulda birden fazla ücretli görevlendirilmişse bu okul müdürü nöbeti kime tutturacak, sınıf-rehberlik görevini kime verecek?

Burada olan kime oluyor? Üzerinde titrediğimiz öğrencilerimize oluyor. Sonra da bu çocuk niye başarılı değil diye çocuklarımıza kızıyoruz. Çocuklarımıza kızmaya hiç hakkımız yok. Çünkü bu çocuklar çoğu yerlerdeki çocuklar gibi eşit şartlarda yarışmıyorlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Barbaros Ulu Arşivi

Veda

28 Aralık 2022 Çarşamba 00:02