Kitabın Ortasından Bir Hutbe
Son yıllarda düğünler, yılın her ayında yapılmaya başlansa da yaz ayları, ülkemizde düğün sezonu olarak bilinir ve düğünler de çoğunlukla yaz aylarında yapılır. Salgın nedeniyle gelen yasak ve kısıtlamalar dolayısıyla yapılamayan ve ötelenen düğünler de yasak ve kısıtlamaların kalktığı 1 Temmuzdan itibaren yapılmaya başlandı.
Diyanet İşleri Başkanlığının 2 Temmuz tarihli “Düğünlerimizde Nebevi Ölçüye Riayet Edelim” başlıklı Cuma hutbesi de düğünler üzerineydi. Cumaya gidenlerimiz ilgili hutbeyi dinlemiş olsalar da hutbede verilmek istenen mesajlardan kısaca bahsetmek isterim:
Çeyiz, mihr ve düğünde verilecek yemeğin sade olması gerektiği,
Evliliğin dinin yarısını tamamlamak olduğu,
Günümüzde yapılan düğünlerde ölçünün kaçırıldığı, tarafların haddinden fazla masraf yaparak borca girdikleri, tarafların ödemede zorluk çektikleri, bunun da huzursuzluğa sebebiyet verdiği, bundan dolayı evliliklerden uzak durulduğu,
Düğünlerimizi Allah’ın rızasına ve peygamberimizin sünnetine uygun yapmayı,
Evlilikleri kolaylaştırmayı, düğünlerimizde israf ve gösterişten uzak durmayı,
Meşru ölçüler içerisinde eğlenilmesi, helal ve harama riayet edilmesi gerektiği üzerinde duruldu.
Hutbede ele aldığı bu konudan dolayı Diyanet’i tebrik etmek lazım. Çünkü hem seçtiği konu hem içerik hem de zamanlama yönünden kitabın ortasından bir hutbe idi okunan.
Hutbenin vermek istediği bu mesajlara öyle zannediyorum, itiraz edenimiz olmaz. Olması gereken de bu deriz ama yine de bildiğimizi okuruz. Çünkü evlilik ve düğünler konusunda âdet ve geleneklerimiz daha baskın çıkıyor ve sadelikten çok uzak. Öyle zannediyorum, peygamberimizin zamanındaki gibi sade düğünler çok eskilerde kaldı. Belki de X nesliyle beraber son buldu bu sadelik. Çünkü eskilerin çoğu -Konya için söylüyorum- 12 duvar yastığı, bir karyola, bir çift de Demirci halısı ile evlendi. Evinin ihtiyaçlarını bütçesine uygun bir şekilde zamana yayarak evlendikten nice yıllar sonra tamamlama yoluna gitti bu nesil.
Günümüz düğün maliyetleri ise ailelerin ve evleneceklerin belini büküyor. Maliyetlerden dolayı çoğu aile düğünlerini erteliyor. Ben çok sade bir düğün yaptım/yapacağım diyen bile büyük bir borcun içerisinde buluyor kendini. Çünkü aileler, “elâlem ne der, ele karşı ayıp olur, başkası yapıyor, biz niye yapmayalım, bizim çocuğumuzun neyi eksik, insan bir defa evlenir” deyip çocuklarının mutluluğu için içine sinmese de mihrinden ayrı ev tutulmasına, evin içinin tepeden tırnağa döşenmesinden nişan, kına ve düğün için salon tutulmasına ve düğün yemeğine varıncaya kadar bir düğün için dudak uçuklatan masraflar yapılıyor. İnanın bir düğün için harcanan para ile bir evi geçindirecek işyeri açılabilir. Yani koskoca bir sermaye harcanıyor düğün ve evliliklerde. Bunu zenginimiz de yapıyor, fakirimiz de. Maalesef kimse yekdiğerinden geri kalmak istemiyor. Bunca masraf bari huzur ve mutluluk getirse helali hoş olsun deyip hiç gam yemeyeceğim.
Merak ettiğim, evlenen eşlerin evlenirken her şeyi tastamam olacak da bunlar evlendikten sonra ne yapacaklar? Kazandıkları parayı nereye kullanacaklar? Bence borcun altına girerek her şeyimiz eksiksiz olup düğün sonrası borç ödemek için kara kara düşüneceğimize, zaruri ve temel ihtiyaçlarla düğünü yapıp evlendikten sonra imkanlar ölçüsünde ihtiyacımızı peyderpey karşılasak çok daha iyi olur. Bu tür evlilik insanı daha mutlu eder.
Hasılı evlilik ve düğünler konusunda din ve Diyanet ne derse desin, sosyal hayatımızda örf daha hakimdir ve gidişatımız da pek iç açıcı değildir. Maalesef imam bildiğini okur misali, biz bildiğimizi okumaya/yapmaya devam edeceğiz. Çünkü bu hutbe içeriği ve vermek istediği mesaj bir kulağımızdan girecek, diğerinden çıkacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.