Çözüm Yerine Sorun Üreten Siyasetimiz
Ülke yönetimi diyebileceğimiz siyasetin görevi sorun çözmektir, sorun olmak değil. Sorunu çözemiyorsa bile en azından sorunu yönetmeyi bilir, sorun üretmez. Çünkü her türlü sıkıntıya çözüm üretme gibi bir misyonu vardır siyasetin. En azından ben böyle görmek istiyorum. Dünyada nasıldır bilmiyorum ama bizim ülkemizde siyaset her şeye bir çözüm üreteceği yerde maalesef durmadan sorun üretiyor. Çünkü kendisi sorunun kaynağı. Bu durumu gördükçe bırakın bir sorunu çözmeyi, sorun olmasınlar yeter diyorum.
Bizde siyaset problem üretme yeri gibi çalışıyor. Bu işi deruhte edenler nasıl beceriyorlarsa ellerini attıkları her şey problem olup çıkıyor. Konunun iç veya dış siyasetle ilgili olması fark etmiyor. Biri kara diyorsa diğeri ak der. Bir şeyin doğru olup olmaması önemli değil. Önemli olan karşı kulvarda yer almak, aynı karede yer almamaktır. Bir konuda aynı düşünseler varlık sebeplerini inkar etmiş olurlar. Tüm hesap seçmene mesaj vermek sanki. Seçmene mesaj vermek amacıyla yapılan açıklamalar halkı kutuplaştırmaktan başka bir işe yaramıyor. Belki siyasetimizin en başarılı olduğu alan bu. Halkı ne kadar gerersek bu işten daha çok ekmek yeriz düşüncesinde olmalılar. İşin garibi kahir ekseriyeti aynı dili konuşuyor.
Çözüm yerine hep sorun üreten siyasetimizin hiç iyi yönü yok mu derseniz olmaz olur mu? İsterseniz biraz beyin jimnastiği yapalım. Siyasetimizin en başarılı olduğu alanlar:
●Özlük haklarını koruma ve iyileştirme konusunda bir ve beraberler. Aralarında asla tartışma çıkmaz. Çıkarılması gereken mevzuatı bir gece de çıkarırlar.
●İstisnasız hepsi iyi bir demagogdur.
●Görevleri hep birbirini eleştirmektir.
●Kendi partilerine asla toz kondurmazlar.
●Liderleri için canlarını verirler.
●Her konuda söyleyecek sözleri vardır. Mazeret üretmede, bahane ve gerekçe bulmada üstlerine yoktur.
●Yapsın veya yapamasın seçim zamanlarında vaat üstüne vaat vermede kimse ellerine su dökemez.
●İktidara hangisi gelirse gelsin işe adam alımında kayırmacılık yapılır. Kısa yoldan kadrolaşma yoluna gidilir.
●Hepsi iyi bir niyet okuyucusudur. Senin ne dediğin değil, onların ne anlamak istediğidir önemli olan.
●Çamur atmada mahirdirler.
●Dün söylediklerini bir çırpıda revize edip “u” dönüşü yaparlar.
●Hepsinin kırmızıçizgileri vardır. İzledikleri çizgilerinin yanlış olduğu ortaya çıksa bile o kırmızıçizgiyi devam ettirirler. Bu konuda bir istikrar abidesidirler.
●Seçimi kaybederlerse genelde ya halkı suçlu bulurlar ya seçimde şaibe var derler ya da istatistiklere boğarak kendilerini başarılı gösterirler.
●Hiçbirinde uzun vadeli bir siyaset yoktur. Günübirlik yaşarlar. Günlük veya seçimlik kazanımı kazanım sayarlar.
●Kendi icraat ve yapacaklarını anlatacakları yerde rakibini kötüleyerek çamur atarak oy avcılığına soyunurlar.
●Yaptıkları erdem, fazilet siyaseti değil, algı siyasetidir.
●Hepsi için her seçim ölüm kalım meselesidir, en önemli seçimdir.
●İktidar veya memleket rakibinden kurtarılması gereken bir olgudur.
●Çoğu, asla bir öz eleştiri yapmaz. Çünkü hata yaptığını kolay kolay kabullenmez.
●Hepsi ülkeyi kurtaracağım, uçuracağım, memleketime ve insanına hizmet edeceğim diye gelir, bir daha gitmemek üzere çabalar, giderken de gelene enkaz devreder.
●Hepsi kendisini olması gerekenle değil, kendinden öncekiyle kıyaslar.
●Demokrasi, özgürlük, fikir ve vicdan hürriyeti diye iktidara gelenlerin yaptığı ilk iş, gücünün yettiği herkese gözdağı vermektir.
●Parti liderleri başarılı olsa da olmasa da özellikle başarısız olduğu durumlarda kendi istemediği müddetçe kurultay yoluyla asla değiştirilemez. Çünkü lider, seçimi kazanmaktan ziyade ilk önce delege ve üye yapısıyla oynayarak parti içinde hakimiyetini pekiştirir.
●Çoğunun memleket sevgisi kedinin ciğeri sevmesi gibidir. Önce canan değil, candır. Siyaset halk için değil, kendileri içindir.
●İktidara gelen kendi zenginini oluşturur.
●Tabanını tutmak için hepsi gerilim siyaseti izler, ortamı gerer, halkı kutuplaştırır.
●Siyasete giren kolay kolay bırakmaz. Orada tutunmak için her yol denenir. Çoğunun gönlünde mezarda emekli olmak vardır. Çünkü bizde siyaset bir meslek gibi görülür. Kim deruhte ettiği mesleği bırakabilir ki…
●Siyasetin hangi kademesinde olursa olsun siyasetçinin ihya olmayanı yoktur. Kendi köşe olduğu gibi çoluğu-çocuğu ve akrabaları da ihya olur...
Gördüğünüz gibi ülkemizde izlenen siyasetin kendisi başlı başına bir problem olsa da bu tür siyasetin başarılı olduğu alanlar da epey varmış. Bu kadar başarı beklemiyordum. Bizdeki bu siyasetin istisnası yok mu? Var diyorsan vardır, yok diyorsan yoktur. Nereden, nasıl baktığına ve kimi tuttuğuna bağlı. (Not: Bu yazıyı 27.10.2018 tarihinde kaleme almışım. Görüyorum ki değişen bir şey yok.)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.