Belirli Gün ve Milli Bayramlarımız
Katılımcıları, “öğrenci, öğretmen, okul yöneticileri, daire amirleri, kaymakam/ vali, belediye başkanı, garnizon komutanı, parti başkanları, muhtarlar, şehit yakınları, gaziler, çocuğu şiir okuyacak veya dereceye girip ödül alacak birkaç veli... vs.”; içeriği, ““Saygı duruşu, İstiklal Marşı, günün anlam ve önemine binaen yapılan konuşma, bol bol şiirler, slayt gösterimi, oratoryo, dereceye girenlere ödül ve kapanış.”
Katılımcısını ve içeriğini verdiğim bu liste neyin nesi diye sormayacağınızı adım gibi biliyorum.
Zira hepiniz bilirsiniz ki bu bir milli bayram programıdır. Çünkü bildim bileli milli bayramlar bu içerik ve bu katılımcılarla kutlanır.
Burada “Efendim bu bayramlar bizim bayramlarımızdır. Bugünlerde çok önemli şeyler olmuştur. Bize armağan edilmiştir. Çok görkemli kutlamalıyız” gibi sözler yazarak hamaset yapmayacağım. Kimse de yazdıklarımdan, bunun milli bayramlarla derdi var niyet okuyuculuğu yapmasın. İnkar etmiyorum. Bu bayramlar tıpkı dini bayramlar gibi bizim bayramlarımızdır. Bu bayramlarla ilgili bir sorunum da yok. Bayram bayramdır ama nedense içerisinde halkın olmadığı bayramlardır bu bayramlar. Halk ve diğer devlet memurları nerede burada? Yok. Çoğu, bu bayramlarda upuzun yatıyor ya da ver elini deyip tatile çıkıyor. Sen, ben, bizim oğlana kalıyor bu bayramlar. Yükünü de ağırlıklı olarak milli eğitimler ve okullar çekiyor. İçerisinde halk yoksa halkın katılmadığı bu bayramlara bayram denir mi?
Zorunlu katılımın olduğu bu bayramlar da bir formaliteyi yerine getirmekten öte bir anlam taşımıyor. Katılanlar içeriğini de merak etmiyor. Bu yüzden sıkıcı mı sıkıcı. Zira önceki yılların tıpkısının benzeri. Bir o kadar da stresli, özellikle programı hazırlayan ve sunan milli eğitimler nezdinde. Çünkü baştan sona bir bayram havası veren ve günün anlam ve önemine binaen yapılan bir bayram değil. Adeta kurallar bütünüdür. Protokolde kimin nereye oturacağı, kimin nerede duracağı, hediyeleri kimin vereceği bile bellidir. Programı hazırlayıp sunan okul bir hata yapmayalım, protokole kaplanların hışmına uğramayalım diye diye hop oturur hop kalkar. Protokolden birini, konuşmasını yapmak üzere kürsüye mi çağıracak ya da çelengini mi koyduracak. Askeri nizam çerçevesinde cümlesini arz ederim ile bitirmek zorunda. Çoğu zaman eleştirilmekle beraber yapılan ve sarf edilen onca emek için bir kuru teşekkür bile çok görülür. Çünkü marabaya ve emir erine teşekkür edilmez. Zira okulların görevi, protokolü ve amirlerini memnun etmektir. O yüzden okul ve milli eğitimler, her tören ve bayram programından sonra derin bir oh çeker. Şükür kazasız belasız bu bayramı da atlattık diye. Ardından sevinçleri uzun sürmez. Bir sonraki bayram programını düşünmeye başlarlar.
Burada okul müdürleri için de bir parantez açmak isterim. İrapta mahalleri olmayan bu garibanların, protokolde yeri yok ama bunlar her bayramın ve çelenk törenlerinin gediklileridir. Öğrencileri olsun veya olmasın, bunlar bayramlara ve çelenk törenlerine kalabalık etsin diye çağrılır. Bayramlarda kaymakam ve daire amirleri otursun diye hazırlanan seyyar oturma yerinde boş koltuk kalırsa, bir başkası gelince yerini vermek üzere o koltuklara otururlar.
Tekrar bayramlara gelelim. Bilmem kaçıncı yılını kutladığımız, daha da kutlayacağımız bu bayramları halkın ve yetkililerin bir masaya yatırmasında fayda var. Bayramların mevzuatta yeri ve belli kuralları olsun ama bunu abartmamak lazım. Çünkü mevzuatla bayram kutlanmaz. Kutlanırsa da dostlar alışverişte görsün ve yasak savma babından olur. Bu bayramlara bir işlerlik ve farklılık kazandırmak gerek. Ama nasıl? Bunun üzerine kafa yorulması lazım. Bayrama heyecan katmak için içerik değiştirilebilir. Tıpkı dini bayramlar gibi halkın katılımı sağlanabilir. Bu bayramlar birçoklarının nezdinde tatil ise bu tatilden herkes faydalansın. Öyle belli kurum, kuruluş ve kişilerin üzerine yüklenerek bayram kutlanmaz. Kutlansa da bayram havası vermez.
Burada bir parantez de kutlanan milli bayramlar ve belirli gün ve haftalara açayım. Bir bayram veya belirli gün illa gününde mi kutlanmalı? Bu bayram veya belirli gün hafta içinde uygun bir gün ve saatte kutlanamaz mı? Adı üzerinde gün ve bu gün mutlaka gününde kutlanmalı diye düşünebilirsiniz. Buna eyvallah ama bayram ve günlerin zorunlu katılımcıları herkes tatil yaparken bu günlerde niçin programa katılmak zorunda kalsın? Yeri geliyor bu gün veya bayramlar hafta sonu tatiline denk geliyor. İki saatliğine bile olsa bayrama katılanın tüm günü gidiyor. Bu kişilerin tatil veya ailesine zaman ayırma hakkı yok mu? Pekala, tatile denk gelen bayram ve günler için mevzuata, “Bu bayram veya günler, hafta sonu tatiline denk geldiği zaman kutlama ve çelenk töreni ilk iş günü yapılır" şeklinde bir madde eklenebilir. Hele bazı günler için yapılan çelenk törenlerini anlamakta zorlanıyorum. Bildiğiniz gibi her yıl 19 Eylülde çelenk töreni yapılan Gaziler Günü bu sene pazar gününe denk geldi. Daire amirleri pazar pazar çelenk töreni için geldiler. Pekala bu çelenk töreni ilk iş günü yapılabilirdi.
Sözün özü, bayram ve belirli günler konusunda almamız gereken çok mesafe var ve bir ayar verilmesi lazım. Bunu binlerinin yapması lazım ama kim?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.