Ne Telaşmış Ama!
Ne garip bir zamanda yaşıyoruz. Herkesin bir acelesi var ama tam olarak kimse nereye yetişeceğini bilemiyor gibi. Yollarda insanlara dikkat ediyorum herkes geç kalmış vaziyette ama kimse bir yerlere yetişememiş bir telaş içinde. Adeta üzerimizde bir geri sayım aracı var ve bizler zamanımız dolmadan o telaşa teslim olmuş gibiyiz. Tuhaf.
Modern kaygılar içinde bunun tek bir adı da yok üstelik. Bazıları “İşe Geç Kalmama Departmanı”na, bazıları “Kimseye Yetememe Müdürlüğü”ne, bazıları ise “Mutlu Olma Koordinatörlüğü”ne bağlı bir gruba mensup. Bunların da bir müdürü var elbette başlarında: TELAŞ!
Peki tüm bu kargaşa, kaos, hengâme, koşuşturmaca, hayatta kalma mücadelesi içinde - adına her ne derseniz artık, insani duygularımız? Sevmek, sevilmek, iletişim kurmak, anlamak, çabalamak, değer vermek… Herkesin içten içe arzu ettiği, tabiri caizse ağzı olanın sevdiği, kalbi olanın değer verdiği, aynı dili konuşarak iletişim kurabileceğine inananların da birbirini anladığını varsaydığı bu insani duygular sahi neredeler? Telaşa mahkûm mu oldular yoksa insani duygular 101 dersi artık müfredattan kaldırıldı mı?
Ben ne mahkûm olduğunu ne de kaldırıldığını düşünüyorum. İçimizde hala o duyguların olduğuna inananlardanım. Evet çağımız hız ve tüketim çağı olabilir. Her yere koşarak ulaşmak zorunda kalabiliriz. Bazı duygularımızın üzerini de sis kaplamış olabilir. Sis kapladı diye o duyguları yok mu sayalım şimdi? Hisler olduğu yerdeler ve belki o sisi kaldırabilecek bir rüzgâra ihtiyaçları vardır. İnsan tüm bu telaşlar içerisinde sonunda evine geri dönebilmeli. Sokaklar ve evin bir ayrımının kalmadığı bu çağda hala “ev” diyenlerdenim evet.
Şükrü Erbaş, insanın acısını insan alır kitabına şöyle başlar: Seni hiçbir dünya telaşına değişmedim ben. İnsan hep telaş eder. Yaşamak için, sevilmek için, işi için, başarılı olmak için, bilmek için, yetişmek için, para kazanmak için, gezmek için ama muhakkak bir şeyler için telaş eder. Peki bütün bu telaşlardan sıyrılıp birini sevmek/sevebilmek… Çok güzel anlatmış.
“Seni hiçbir dünya telaşına değişmedim ben.”