Ama bize “kendin ol” dendi?
İnsanoğlu varoluşundan beri hep bir şeylere bağlanmak istedi. Güneşe, aya, gökyüzüne, putlara, daha çok putlara, tanrılara, bilime ve sanırım sonunda da kendine. Herkes “kendini tanı”, “herkesleşme”, “popüler kültürün kölesi olma” – şüpheli, “kendi gerçeğini kendin yarat/bul/ol” gibi kolektif bir ağızdan çıkan cümleleri sıraladılar. Bu bir modern çağ tarikatına dönüştü adına da bireysellik dendi.
Bize “kendin ol” dediler.
Olduk.
Ama kim olduk sahi? Kimse sorgulamadı bu yeni mottoyu. Çünkü bu, özgürlüğün kelime anlamına nişan alınmış bir seçkiydi adeta. Tıpkı kurgulanmış yeni bir inanç sistemi, bir toplumsal norm gibi.
Günümüzde bireyler, tapınma ihtiyaçlarını modern tapınakları olan sosyal medya profillerinde yani benlik mabetlerinde yeni nesil zikirleri olan beğeni, yorum ve onay döngüleriyle geçirerek bireyselliklerini kutsal bir simülasyona dönüştürdüler.
Ve sonuçta ikrar: “ben özgünüm.” (Aynen, özgünsün.)
Bireysellik ruhsal hedef olmaktan çoktan çıktı herkesleşmenin ilk adımı oldu bile.
“Benim yolum”, “benim enerjim” dedikçe bağ kurmadan ziyade yalnızlaşmaya, “Ben böyleyim” dedikçe de gelişimi reddettiğini ne zaman anlayacaktı bu modern müritler?
Kim bilir belki de tüm bu “kendin ol”, “benim yolum” çağrılarının altında Platon’un Mağara Alegorisi kadar eski bir yanılsama yatıyordur. Duvarlara yansıyan gölge suretleri, benliğimizin birer özgünlük perdesi olduğunu ve bizi biz yapan özel parçalar olduğuna inandırılmışızdır.
Hermann Hesse’nin Siddhartha öğretilerinde de görüldüğü gibi insanın gerçeğe ulaşması için bir “kendi” inşasına değil, inşa etmeye çalıştığı bu benliğin bir yanılsama olduğunu kabul etmesine ihtiyacı vardır.
Belki de tüm mesele “kendin ol”mak değildi. Kendini inşa ederken hangi gölgelerden ilham aldığın, hangi ışığı kendine rehber edindiğindedir. Eğer kendi mağaramızdan çıkacak cesareti bulamazsak çağın ayak oyunları olan dijital maskelerimiz bizim herkesleşme yolunda yön tabelamız olarak var olmaya devam edecek.
Ee ne demiş şair “Unutma! Sen gökyüzüsün, geri kalan her şey hava durumu.”