Umudun Olduğu Yerde Mucizeler Çiçek Açar…
Yani inandığın sürece olmaması için hiçbir neden yok, sen umut et.
Bir kitapta belirli bir yaştan sonra insanların ne olmak istediklerini veya nasıl bir yaşam sürmek istediklerini düşünmediğini söylüyordu. Bir süreden sonra hayal etmeyi bırakıyordu insan. Yani geleceğe dair, olmasını istediklerine dair bir umutlarının olmaması…
Bu çok korkutucu değil mi? Bu psikolojik açıdan da korkunç, Din açısından da korkunç. Psikolojide 'Major Depression' belirtisi olarak görülür umutsuzluk. Dinde inançsızlık olarak kabul edilir ki en büyük günahtır. İnsan umut etmeyi nerde bırakıyor.
Belirli bir yaştan sonra demişti ne oluyor, o yaştan sonra psikolojinin öğrenilmiş çaresizlik dediği şeyi yaşıyor insan. O gelecekten beklentimiz kayboluyor ama insan seçimlerini yaşamaz mı? Bir süreden sonra seçimsizlik artık yaşamadığını göstermez mi?
Bence her insan kendi yolculuğunu kendi seçer ve bu seçimler ölene kadar devam eder. Yani umut ölene kadar hep vardır ama bu seçim senin…
Mucizeleri hayatına çekmek için hayal etmeyi, umut etmeyi bırakma çünkü sen inanmayı bıraktığın anda kimse sana yardım edemez.
Bir Çift Yürek kitabında Marlo Morgan çölde yürürken acı çeken bir insan görür ve Aborjinlere "Neden ona yardım etmiyorsunuz" diye sorduğunda Aborjinler, "Her ruh kendi deneyimini yaşar. Ruhun seçimlerine müdahale etmek doğru değildir” derler.
Siz hayattan beklentinizi kaybettiğinizde kimse size mucizeleri yaşatamaz, kendi ruh yolculuğunuza müdahale edemez.
O yüzden uyanıp tekrar umut etmeye, inanmaya başlamalısın ki… Dinde de "O her şeye gücü yeten" değil midir? Bu inançsızlık niye?