Ver Şu Kararı Artık!
Herkesin her gün düşündüğü şeyler “bu seçimi doğru mu yapıyorum”, “başka yolu mu seçseydim”, “taşınsam mı acaba”, “bu karar beni mutlu eder mi?” sonu olmayan bir soru yığını. Hepsi de yaptığımız seçimlerle ilgili ve bu seçimler de hayatımızı şekillendiren şeyler.
Bazen çok küçük bir tercihmiş gibi gözüken durumlar yıllar sonra hikâyemizi oluşturan bir temaya dönebiliyor. Bazen anlık yaptığımız bir seçim yıllar sonra dönüp baktığımızda hayatımızın dönüm noktası haline gelebiliyor. Örneğin bir yere gitmeye karar veriyoruz ve o gittiğimiz yerde tanıştığımız biri bize yepyeni bir kapı açıyor ya da tam tersi...
Ya da bir işle uğraşmak istemiyoruz ve o an geçtikten sonra bir daha bize bu fırsat hiç gelmiyor. O yüzden bu yazının önemli noktası şu: Hayatımızı biz mi seçiyoruz yoksa seçim sandığımız şeyler aslında geçmişin, kolektif bilinç ve bilinçdışının, korkularımızın ve beklentilerimizin şekillendirdiği bir şey mi?
Herkesin hayatında “seçimimi yaptım ama içim hiç rahat değil” dediği o kadar çok an vardır ki. Belki o seçimin içinde, bizim sesimiz eksiktir. Belki de buradaki en büyük seçim kendi sesimizi yeniden duymaya karar vermektedir. Harvard’ın hitabeti en kuvvetli psikologlarından Dan Gilbert’ın çok sevdiğim bir araştırması var.
Diyor ki; “İnsanlar genellikle yaptıklarından değil, yapmadıkları şeylerden pişmanlık duyar.”
Yani seçip yanılmak değil, hiç seçmemek daha acı veriyor. Çünkü seçimlerin sonucunda ders alabilirsin, kendini tanıyabilirsin, yönünü değiştirebilirsin. Ama hiç seçim yapmadan hayata durağan bir pencereden baktığında, zaman sadece akıp geçer ve sen tanık olmaktan öteye gidemezsin. Bazen bu psikolojinin seçim paradoksu dediği temadan da kaynaklanabilir. Yani o kadar çok seçim şansımız var ki birinde karar kılamıyoruz…
Çünkü hangisini seçersek içeriden bir ses diyor ki: “Ya öbürü daha iyiyse?”
İşte o zaman mutlu olamıyoruz.
Aslında konunun en kilit ve son noktası şu: Bir seçim yapmak, diğer tüm ihtimalleri ortadan kaldırmaktır. İşte bu olgunlukta verilen tüm kararlarda seçmiş olduğumuz yol ne kadar zor da olsa en doğru karardır. Çünkü mükemmel karar diye bir şey yoktur, sahiplenilmiş bir karar vardır. Bu sahiplenmiş kararın içerisinde bazen pişmanlık bazen acı bazen hatalar yer alabilir. Ama en azından senin hikayen olur. O yüzden bence hayat en doğruyu bulanların değil, kendisiyle en çok barışık kalabilenlerin kazandığı bir yer. Yanılmış da olsalar “o an elimden geleni yaptım” diyebiliyorsak orada bir özgürlük var ve bu özgürlük bazen hiçbir doğru kararda yok.