Konya
Parçalı bulutlu
-0°
Aksaray
Parçalı az bulutlu
1°
Karaman
Parçalı az bulutlu
-1°
Ara
reklam

CHP’nin genel başkanları ve karıştırılan isimler

YAYINLAMA:

Hafta sonu takip ettiniz mi bilmiyorum ama ülkede iki tane büyük kongre vardı. Fenerbahçe Spor Kulübünün kongresi ve CHP’nin kongresi… 

Sanırım herkes farkındadır, CHP kongresi kamuoyunda Fenerbahçe kongresi kadar takip edilmedi. Şimdi futbolun gelişmemiş ülkelerde çok önemli bir rol üstlendiği vs. gibi açıklamalar gelebilir. Bu açıklamalar gelmeden söyleyeyim, eğer ülkemizde 23 senedir devam eden bir iktidarın bu kadar yıpranmışlığa rağmen ve toplumun çoğunluğunun iktidar değişikliği istediği bir ortam olmasa açıklamalar yerini bulabilir. Ancak vatandaşın büyük çoğunluğu şu anda Ak Parti iktidarından memnun değil. Normal şartlarda Ana Muhalefet Partisi en önemli alternatif olmalı ve Ana Muhalefet Partisinin herhangi bir kongresi büyük merakla izlenmeli diye düşünüyorum.

Bunu bir eleştiri için söylemiyorum, bunu eksiklik olarak gördüğüm için söylüyorum. Bu konuyla ilgili “bu kurultay, formalite bir olağanüstü kurultaydı, partinin hukuki süreciyle ilgili düzenlenmişti o nedenle gereken özen gösterilmemiş olabilir” denilebilir. Ama öyle bile olsa vatandaş inanın istediği zaman, o ışığı yakaladığı zaman hiçbir şeye gerek yoktur. 

CHP’nin 1200 civarında delegesi vardır. 900 civarında delege katılmıştır. Geçerli olan 800 civarında oyun hepsini Özgür Özel almıştır. 1200 delege bile gerekli özeni gösterip tam olarak kurultaya katılmamıştır. Bu bile ayrıca değerlendirilmesi gereken bir durumdur.

Bu konuyu zaten herkes tartışıyor. Birileri başarısızlık gösteriyor, birileri büyük başarı gösteriyor. Tabii bu durum Özgür Özel’in parti içerisindeki gücünü biraz daha perçinliyor. Bu durum İmamoğlu serbest bırakılırsa umarım Özgür Özel-Ekrem İmamoğlu parti içi rekabeti yaratmaz.

Bu konuları ilerleyen süreçte hep beraber göreceğiz. Bugün kurultayda gördüğüm farklı bir konuya değinmek istiyorum. Aslında bu konuya daha önce de birkaç kez yazı aralarında bahsetmiştim ama maalesef gazeteci meslektaşlarımız da bundan pek anlamıyorlar sanırım.

Konu Murat Karayalçın konusu. Eski genel başkanlar arasında her fırsatta Murat Karayalçın’ın da adı her seferinde geçirilmektedir. İşin garip tarafı gazeteciler de haberlerinde bunu kullanmaktadırlar. 

Bir kez daha belirteyim; Murat Karayalçın CHP genel başkanlığı hiç yapmamıştır. CHP eski genel başkanlarıyla adının geçmesi sadece CHP’nin geçmişini bilmedikleri gerçeği dışında bir işe yaramaz.

1990’lı yılları hatırlayın. SHP, CHP ve DSP diye üç tane birbirine siyaseten yakın parti bulunmaktaydı. Ve kamuoyu ısrarla bu üç partinin birleşmesini istiyordu. DSP ve Rahmetli Ecevit hiçbir zaman CHP ile birleşmeyeceğini 1980’li yıllardan itibaren söylemeye başlamıştı. SHP ve CHP’nin birleşmesi ülkede bir ivme yaratabilir diye düşünülüyordu. Ama bu birleşmenin önündeki engel de Murat Karayalçın’dı. DYP ile hükümet kurmuş olan SHP iktidar avantajlarını bırakıp da CHP ile birleşmek istemiyordu. Kamuoyunun da baskısıyla en son 1995’te mecburen bu birleşme yaşandı ama kamuoyu önündeki türlü tartışmalardan sonra. Ve bu “birleşme tartışmaları” hastalığı kamuoyunda bu partilere karşı bir güvensizlik oluşturdu. Düşünsenize yüzde 14 oyu olan SHP ile yüzde 4.5 oyu olan CHP birleşti, 1995 genel seçimlerinde zar zor yaklaşık yüzde 10,75 oy aldı. İşte bu durumun müsebbibi ya da en azından müsebbiplerinden biri Murat Karayalçın’dı.

Murat Karayalçın 1995’te bir dönem CHP Samsun milletvekili olarak görev yaptı. 1999’da Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığına adaylığını koydu seçilemedi. 2001 yılında da CHP’den istifa etti. Sosyaldemokrat Halk Partisi diye yeni bir parti kurdu. 2008’e kadar bu partide idi. 2008’de tekrar CHP’ye katıldı. 

Bu arada CHP, Karayalçın’ı milletvekili yaptı. 2 kere belediye başkanı adayı yaptı. Kurultay Divan Başkanı yaptı. İstanbul İl Başkanı yaptı. İş Bankası yönetim kurulu üyesi yaptı. Ama genel başkan hiç yapmadı. 

Bu partide Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün koltuğuna oturanlar bellidir. İsmet İnönü, Bülent Ecevit, Deniz Baykal bu partinin genel başkanlıklarını yapmışlardır. Hikmet Çetin, 1995’te SHP-CHP birleşmesinde alınan karar gereği 7 aydan kısa bir süre genel başkanlık yapmıştır. 

1999’da CHP’nin baraj altında kalmasıyla, Deniz Baykal genel başkanlıktan istifa etmişti. O zaman da partinin ağabeyi olarak Altan Öymen yaklaşık 1,5 yıla yakın bir süre genel başkanlık yapmıştır.

CHP’ye iki kere toplam yaklaşık 45 gün Cevdet Selvi genel başkan vekilliği yapmıştır. Daha ilgincini söyleyeyim. 1980’den sonra yaklaşık 1 yıl Seydişehirli hemşerimiz Mustafa Üstündağ genel başkanlığa vekalet etmiştir. 

Buradaki isimlerin neredeyse hiçbirinin adını geçirmezken Murat Karayalçın’ı “eski genel başkanlar” kontenjanına dahil etmek, olsa olsa “parti cahilliği” olarak değerlendirilebilir. 

Bunu basında görev yapan muhabir arkadaşlar da, editör arkadaşlar da bilmelidirler. Gazeteciliğin en temel ilkesi, bilgiye ve tarihe sadakat göstermektir. Murat Karayalçın’ı ‘CHP eski genel başkanı’ diye yazmak, bu ilkeyi ihlal etmektir. Kim ne kadar iyi niyetli olursa olsun, yanlış bilgiyi tekrar ettikçe toplumun hafızası da yanlış şekillenir. CHP’nin tarihine ve Atatürk’ün emanetine saygı göstermek isteyen herkesin bu tür hatalardan uzak durması gerekir.”

Dostlukla kalın.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *