2025 yılının Nisan-Haziran dönemine dair ilk tahminler, gayri safi yurtiçi hasılanın (GSYH) geçen yılın aynı dönemine oranla zincirlenmiş hacim endeksi ile %4,8 oranında bir artış gösterdiğini ortaya koydu. Ancak bu büyümenin arkasında tarım sektörünün zayıf performansı dikkat çekiyor.
Tarım Sektöründe %3,5’lik Daralma

Son verilere göre, tarım sektörü geçen yılın aynı dönemine kıyasla %3,5 oranında bir daralma yaşadı. Bu durum, iklim değişikliği ve gıda üretiminde karşılaşılan maliyet artışları gibi birçok faktörün etkisiyle meydana geldi. Kuraklık, tarım alanında yaşanan en büyük sorunlardan biri haline gelirken, sektördeki yapısal problemler de mevcut durumu ağırlaştırıyor. Tarım, ülkenin ekonomisi için hayati öneme sahipken, bu tür gerilemeler, gıda güvenliği ve tarımsal sürdürülebilirlik gibi kritik meselelerde kaygı yaratıyor. Tarım sektöründe yaşanan bu daralma, yalnızca üretimi değil, aynı zamanda tarımsal istihdamı da olumsuz etkiliyor. Uzmanlar, tarım sektöründeki bu olumsuz gidişatın önüne geçmek için acil önlemlerin alınması gerektiğini vurguluyor.
Diğer Sektörler Büyürken Tarım Geri Gidiyor
Veriler, GSYH’nin bileşenlerini oluşturan diğer sektörlerde önemli bir büyüme kaydedildiğini gösteriyor. Özellikle inşaat sektörü %10,9, bilgi ve iletişim %7,1, sanayi ise %6,1 oranında bir artış sergiledi. Ancak tarım sektörü, bu büyümelerin gerisinde kalmaya devam ediyor. Kamu yönetimi, eğitim ve sağlık alanlarında da küçülme yaşanıyor. Bu durum, ekonomik büyümenin bireysel ve eşitlikçi bir şekilde dağılmadığını ortaya koyuyor. Tarım sektöründe yaşanan bu olumsuz gelişmeler, üreticilerin ve çiftçilerin karşılaştıkları zorlukların yanı sıra, genel ekonomik istikrara olan etkileriyle de dikkat çekiyor. Uzmanlar, bu dengesizliğin hem sosyal hem de ekonomik etkilerini azaltmak adına kooperatifleşme gibi çözümlerin önemine vurgu yapıyor.
Hanehalkı Nihai Tüketim Harcamaları Arttı

2025 yılının ikinci çeyreğinde hanehalkı nihai tüketim harcamaları, bir önceki yılın aynı çeyreğine göre zincirlenmiş hacim endeksi ile %5,1 oranında artış gösterdi. Tüketimdeki bu yükseliş, genel ekonomik büyüme ile paralel ilerlerken, devletin nihai tüketim harcamaları ise %5,2 oranında bir azalma ile karşılaştı. Bu durum, kamu sektörü harcamalarındaki azalmaların devlet bütçesi üzerindeki etkilerini yansıtıyor. Öte yandan, gayrisafi sabit sermaye oluşumu %8,8 oranında bir artış gösterdi. Bu artış, özellikle yatırım alanında bir canlılık olduğunu, ancak bunun sürdürülebilir bir büyüme olup olmadığı konusunda soru işaretleri bulunduğunu ifade ediyor. Ekonomideki bu hareketliliğin, tüketim ve yatırım dengesini nasıl etkileyeceği merak ediliyor.